ÖMER ATAKAN’DAN JAMES BOND HİKAYELERİ-1

25. Bond filmi No Time To Die, pandemi yüzünden 2 kez ertelenip gösterimi ( şimdilik ) Nisan 2021’e kalmışken, Daniel Craig’in 4. kez Bond rolünü canlandırdığı  Spectre’yi tekrar hatırlayalım isterseniz.

Filmin açılış sahnesi Meksico City’deki her sene düzenlenen Ölüler Günü’nde başlıyor ve aralıksız tek kamera olarak 4 dakika boyunca, Martin Scorsese’nin filmlerinde çok tercih ettiği “plan sekans” ı Sam Mendes açılış sahnesinde hatasız ve inanılmaz başarılı bir şekilde kullanıyor. Skyfall’un da yönetmenliğini yapan Oscar ödüllü Mendes’in başarısını ( American Beauty ile 2000 senesinde en iyi yönetmen Akademi Ödülü’nü de almıştı. ) ki Skyfall dünya çapında 1 milyar 250.000 dolar gelir getirerek en çok kazandıran Bond filmi olmuştu, ne yazık ki filmin geri kalan kısmında göremiyoruz.

Hikaye, Daniel Craig’in çevirdiği diğer 3 filme konuyu bağlasa da ne yazık ki vasatın çok altında kalmış. Mekan seçimleri çok çok iyi ve aksiyon sahneleri teknik olarak gayet başarılı çekilmiş olmasına rağmen, mantık dışı abartılı senaryo ile oldschool Roger Moore’lu Bond filmlerindeki kadar saçma bir kurgu izliyoruz Spectre’de.

Stil, kostüm, araba, atmosfer çok havalı ve yerinde ( ki filmin en kurtaran yanlarından biri bu ) ama bu kısımda da eksik olarak Casino Royale ve Quantum of Solace’deki gözlük tasarımlarını bu kez tam olarak becerememiş olan Tom Ford’a değinmeden geçemeyeceğim. Roma’daki cenaze sahnesinde taktığı TF Snowdon gözlükler Craig’i iyice yaşlı göstermiş. Ama kahverengi casual takım ile çölün ortasındaki tren istasyonunda 1948 model Rolls Royce ile gelen şöförü beklerken kullanılan Tom Ford Henry Vintage Wayfarer güneş gözlüğü ile de tam olarak uyumluydu hakkını vermek gerek.

Craig’in Avusturya’da göl kenarındaki evde Mr. White ile buluşurken giydiği spor mont, bere, pantolon kombinasyonu puslu dağ atmosferiyle de tam anlamıyla örtüşüyordu. Avusturya deyince, filmde senatoryum olarak kullanılan gerçek hayattaki fantastik manzara ve mimari yapıya sahip dağ oteli filmin vizyona girmesinden sonra Avrupa jet sosyetesi tarafından en çok tercih edilen kayak otellerinden de biri oldu.

Kısaca yan rollerden bahsetmek gerekirse; Guardians of The Galaxy ile yıldızı parlayan Dave Bautista, Goldfinger’daki Oddjob ve geçtiğimiz senelerde aramızdan ayrılan Jaws’ı canlandıran Richard Kiel tadında tam bir villain olmuş.

Ama aynı başarıyı Blofeld rolündeki Christoph Waltz için söyleyemeyeceğim… Tüm filmlerdeki karakterleri benzer tarz olup tekrara başladığını düşünüyorum. Django’daki Dr. King Schulz veya Inglorious Bastards’daki Hans Landa’nın üzerinde bir oyunculuk söz konusu değil.

Judi Dench’in yerine gelen Ralph Fiennes de zayıf halkalardan karakter ve stil olarak. Ben Whishaw ise Q ( Quartermaster ) olarak Skyfall’daki başarısını devam ettiriyor. 48 yaşındaki Daniel Craig’in vücut ve duruşu mükemmel olsa da surat bariz bir şekilde yaşlanmış, aynı artık 51 yaşına gelen Monica Bellucci gibi ( ama Bond ile beraber olduktan sonraki yataktaki pozu itibari ile sözümü geri alıp :)) ) filmde çok az yer alsa da, casting olarak İtalyan dul rolü için çok başarılı bir seçim olmuş diye filmin içine yerleştiriyorum kendisini.

Buradan esas Bond kızı Lea Seydoux’a geçersek, kesinlikle yakıştıramadım, bana göre çok kötü bir seçim olmuş fiziki görünüş itibari ile ( Hem Craig’in yanında çok küçük kalmış hem de tavır ve stil yoksunu olduğundan çekiciliğini ortaya koyamıyor. ) Onun yerine açılış sahnesindeki Estrella’yı canlandıran Stephanie Sigman’ı ( daha sonra Netflix dizisi Narcos’da Escobar’ın sevgilisi rolünü de oynadı ) daha çok izlemek isterdim açıkçası…

Roma sokaklarındaki Aston Martin DB10’li chase sequence Ronin’deki De Niro’lu araba sahnesine yaklaşmış. Tarih kokulu Avrupa sokaklarındaki kovalamaca sahneleri New York veya LA deki geniş cadde sahnelerinden çok daha fazla mest ediyor beni. Özellikle filmin sonunda 1964 model klasik Aston Martin DB5’a olan dönüş ile çok iyi bir kapanış sahnesi yakalamış Sam Mendes.

Aksiyon sahnelerinde film müzikleri çok başarılı ama aynı şeyi Sam Smith’in Spectre theme i için söyleyemeyeceğim. “Writing’s on The Wall” Adele’in Skyfall’unun önüne geçemediği gibi yanına bile yaklaşamıyor ne yazık ki…Sonuç olarak Skyfall’un başarısından sonra yıldız isimlerden oluşan castı ile beklentinin çok yüksek olduğu 148 dakikalık en uzun Bond filmi olan Spectre, serinin son 3 filminin çok altında. Benim sıralamam Casino Royale, Skyfall, Quantum of Solace ve 4. olarak Spectre olurdu . Ha gene de 25 kere daha seyrederim en az o ayrı, zira 5 senedir bekliyoruz 25. filmi izlemek için ve 6. senesinde de gene pandemi sebebiyle 3. kez gösterimi ertelenecek gibi gözüküyor.

Article Categories:
ARŞİV · Sinema

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Manşet Haberler ...