Oyunculuk, Sinema, Cast ve Gökçe Doruk Erten Röportajı

Suna Baykam: Gökçe Doruk Erten Casting‘ten ve sizi bugünlere taşıyan sayısız başarılı geçen işlerinizden bahseder misiniz?

Gökçe Doruk Erten: Öncelikle teşekkürler. İşe sanat yönetmenliği ile başladım Ömer Faruk Sorak’ın yanında. Hemen akabinde Hakan Algül ile cast direktörlüğüne geçiş yaptım. Bu sırada Galatasaray lisesini bitirmiş ve Mimar Sinan Üniversitesinde sosyoloji okuyordum.

Önceleri reklam alanında 100’lerce reklam filminin ana cast’ını yerleştirdim ve akabinde Sinema alanına geçiş yaptım zira artık hem eğitimim hem de sektördeki yoğun tecrübem dolayısıyla oyuncular ve oyunculuklar hakkında detaylı bilgi sahibi olmuştum.

IMDB’de de detaylarını görebileceğiniz 30‘u aşkın yerli yabancı filmin ana cast’ını yaptım. https://www.imdb.com/name/nm3397671/?ref_=nv_sr_srsg_0

Bunlardan bazıları uluslararası bağlamda festivallerde yer aldı, ödüller aldı. Çok değerli yönetmenlerin işlerine henüz daha prodüksiyon başlarken dahil olmanın kıvancını yaşadım.

Yıllar içinde buralarda keşfettiğim bazı oyuncular ile bağımız pekişti ve menajerliğe adım attım.

Artık çok önemli bir yönetmen veya çok inandığım bir senaryo olmazsa cast direktörlüğü yapmıyorum. Zira menajerlik adına fazla yoğun olduğumdan buna vaktim de kalmıyor.

Suna Baykam: Sanatçı çevresi ile çalışarak onların iyi ve güzel taraflarını çıkartmak ve oyunculuk imkânı sağlamak yönünden senelerdir profesyonelce çalışmaktasınız. Günümüzde oyunculukta başarının yolu nedir sizce?

Gökçe Doruk Erten: Ben oyunculuk ve insanlığı birbirinden ayırmayı pek uygun bulmuyorum. Medeniyet için gerekli olan. Kişinin hedeflerine ulaşma noktasında belli oranda disiplin, aktüel sanatı takip etme, vizyon gelişimi için bol okuma-izleme-dinleme (yerelden ziyade dünya çapında eserleri) ve var olan yetilerini geliştirme, mutlaka iyi beslenme ve bedensel egzersiz, spor, ilerleyen zamanlarda bir veya daha çok dil öğrenme, yanı sıra enstrüman veya doğayla ilgili hoby’ler edinme gibi edinimleri olmalı. Farkındalık ve sabır da çok önemli kişilik özelliklerinden.

Tabi yola uzun süre birlikte devam ettiği profesyonel bir menajeri olması da şart.

Suna Baykam: Bir sanatçıda dikkat çekecek çağdaş ve özgür sanat ruhu nasıl olmalı?

Az önce bahsettiğim unsurlar burada da geçerli. Sanat tarihini ve insanlığı geçmişten bu yana araştırarak günümüze bağlı tüm eserleri değerlendirme fırsatı bulmalı. Böylece hem kendi içindeki özgünlüğe ulaşır hem de esinlenecekse bile daha yenilikçi bir yöne doğru eserler çıkarmış vermiş olur. Bu oyuncuksa şayet bahsettiğimiz tüm oyunculuk metotları hakkında araştırmalar yapmış olup, kendi özünü iyi tanıyıp sınırlarını bilerek bu yolda yüksek başarılar elde edebilir. 

Suna Baykam: Herkes oyuncu olabilir mi? Bu alana istek duyan gençlere neler önerirsiniz? Kapınızdan içeri girdiklerindeki hayalleri nasıl gerçek oluyor?

Gökçe Doruk Erten: Herkes oyuncu olamaz ama her tipolojiye ekranda ihtiyaç vardır. Zira hayatın bir replikasıdır orası. Günde 50’yi aşkın kişi kah mail kah sosyal medya aracılığıyla yardımcı ol bana diyor.

Eğer düzgün bir üslupla sormuşlarsa ve kendilerini tanıtarak konuya girmişlerse elimden geldiğince cevap vermeye gayret ediyorum. Ancak herkes bilmeli ki bu dünyada kimse kimseye yardım etmiyor. Her nşeyin bir alışveriş dengesi var. Bu ailenizle veya en yakınlarınızla bile böyle. Eğer kişi yeterince kendini eğitmeye hazırsa ve yukarıda saydığım unsurları yavaş yavaş yerine getirmeye hazırsa CV’lerine bağlı olarak yönlendirmeler yapıyorum… Tabi bu maalesef başvuruların en fazla %1’iyle gerçekleşebiliyor.

Hayalleri genellikle uzun sürede gerçekleşiyor ve inanın bu en hazımlı yolculuk şekli oluyor.

Suna Baykam: Dünyada adımızı duyurmak adına nelere dikkat etmeliyiz? Teknoloji alanını bilsek de oyunculuk ve kurguda hangi konularda önde hangi konularda gerideyiz?

Gökçe Doruk Erten: Bu yavaş yavaş gerçekleşiyor zaten. Önemli oyuncularımız Emmy alıyor veya yönetmenler dünya festivallerinden önemli başarılarla dönüyorlar. Dünyanın globalleştiği bu düzlemde bu kaçınılmaz.

Bence doğu ve batı ayrımını sadece bizim ülkemiz değil tüm dünyanın sonlandırması gerekiyor. Batı bilimini doğu mistisizmi ile harmanlama zamanı çoktan geldi de geçiyor bile… Belki de tüm dünyanın başına dert olan bu virüs uzun vadede bunu zoraki olarak görmek durumunda kalacaktır.

Suna Baykam: Oyuncuların yıldızı neden bir parlayıp bir sönüyor? Süreğen bir sanat hayatları olamıyor? Filmin castını oluştururken dikkat ettiğiniz kriterler sürekli değişiyor, bayrağı taşıyan aktör veya aktriste aranan özellik deneyim ve eğitimden sonra hangi açıdan dikkat çekici olmalı?

Gökçe Doruk Erten: Maalesef kendilerine yatırım yapmıyorlar. Dünyadaki örnekleri değerlendirmiyorlar. Ani para kazanıp hazmetmeden ego sahibi oluyorlar. Takdir duyguları ve şükran hislerinden uzak sonradan görmeler gibi davranıyorlar. Tabi bunu hepsi için söylemiyorum. Öyle olmayanlar kendini belli ediyor. Mutlaka çok yetkin bir menajerle çalışmaları gerekiyor.

Bu sadece oyuncular için değil sektördeki diğer katmanlar için de geçerli. Hollanda’da 82 yaşında beyefendi 50 senedir hala yönetmen yardımcısı olarak işini sürdürüyor ancak bizde durum maalesef böyle değil. Benim bu işlere başladığım yıllarda 97-98 yılında prodüksiyon şirketlerinde şoförlük yapan birçok genç şu an reklam yapımcısı olmuş. Tabi pek başarılı oldukları söylenemez.

Filmin Cast’ını oluştururken adayların çok yönlülüğü, her zaman olduğu gibi tipolojisi ve geçmiş projelerindeki yeteneğini gözden geçiriyorum. Elbette bunları doğru yansıtması önemli. Ve bunca kalabalıktayken bazen sosyal medya veya bize çeşitli yollarla ulaştırdığı Showreel’ı oldukça önem kazanıyor. Hiç deneyimi yoksa da mutlaka çok özgün bir fiziği ve kişilik yapısı olmalı ki gözümüz bunca kalabalık arasından onu seçebilsin.

Exit mobile version