Yeraltı edebiyatının gizli kahramanı: Sylvan Clownson!

HABER: EYLÜL AŞKIN / H. SÜHA MUTLU / SUNA BAYKAM SAPAN – NAM AJANS

Bugünkü konuğumuz, yıllardır ürettiği fanzinler ile kendine sadık bir okuyucu kitlesi edinmiş, senelerce uğraşın ardından çıkardığı ilk kitabıyla profesyonel yazarlığa adımını atmış, trajedilere komedi unsuru katarak bizi gülerken düşündüren, asıl kimliğini ailesi ve yakın arkadaşları dışında kimsenin bilmediği, gizemli yazar, kinaye sever palyaço Slyvan Clownson.

  1. Edebiyata olan ilginiz nasıl başladı?

* İlgim, evin bir köşesinde duran yeşil kapaklı kitaplarla başladı diyebilirim. Aziz Nesin ve Yaşar Kemal’i hatırlıyorum. Bir gün açıp birini okudum. Sonra okuldaki kütüphaneye dadandım. Jack London, Jules Verne filan. O kurgunun büyüsü çok ilgimi çekiyordu. Elime geçen her şeyi okudum. Kitapları seviyorum. Hepsi benim olsun istiyorum.

DüşünCe fanzin / Mayıs 1999

  • Önce meslek lisesinde, sonra ticaret lisesinde eğitim almışsınız ve aslında mesaili olarak edebiyat ile alakası olmayan bambaşka bir alanda, serbest muhasebe üzerine çalışıyorsunuz. Fanzin üretmeye başlamanız nasıl oldu?
  • Lisedeydik, metalciydik. Sevgili dostum Hakan Erol elinde birkaç fanzinle çıkageldi. Şebek, Non Serviam, diğerlerinin isimlerini hatırlamıyorum ama bütün harçlığı onlara gömmüş. Her şeyi döndürdüğümüz gibi onları da dönüşümlü okuduk.

Hakan inanılmaz şiirler ve öyküler yazardı. Benim karalamalar vardı. Dedik biz de fanzin yapalım. Şöyle Okul bünyesinde bol sansürlü. Yaptık. Benim sayfalar berbattı ama oldu artık. 😊

İlk Düşün-ce’yi ürettik. 2 sayı çıktı. 2. Sayının bende bile kopyası yok. Sonra üç sayı Kayıp Sokak isimli bir fanzin yaptım. Karafatma diye tek sayılık bir iş. Sonra Beyoğlu’nda Karga Salih’in Şorşak’ında yazılarım çıktı.
Sonra Palyaço doğdu. Yıl 2008.

  • Palyaço serisi ile ilk dönem yazdığınız fanzinleri kıyasladığınızda ve hikayeleriniz üzerinden kendinizi değerlendirdiğinizde, yazarlığınızda ne gibi farklar, gelişmeler gözlemliyorsunuz?
  • ●        Her şeye olduğu gibi Palyaço’nun kendisi de belli dönemlerden geçti. Kısaca anlatacak olursak;

    Neolitik Dönem Palyaçosu – Palyoerectus /  1 – 3. Sayılar (2008-2009)
    Rönesans Dönemi – Palyacous Neandartalansis. /  4 – 11. Sayılar (2012-2014);
    Saykodelik Edebiyat – Palyosapiens / 12 – 18. – arası bazı sayılar. (2014-2017)
    Portal – Überpalyoscha / 16 – 25. arası bazı sayılar. (2015 – 2022)
  • Bu süreç Sylvan Clownson olarak kişisel edebiyatımın gelişiminin de bir haritası gibi. Emekleme evresi de var Evrenin kıyılarına hareket dahi etmesine gerek kalmadan giden bir düşünce de.

  • Kitap yazma fikri nasıl gelişti?
  • Bazı fikirler kısaca yazıp geçiştirilemeyecek kadar kompleks. Fikrin gelişebilmesi için ise uzun uzun anlatılması gerekiyor. Yahut öyle sarıyor ki başından kalkamıyorsunuz. 14. Sayıyı hazırlıyordum. Aklımda bir cümle vardı. O cümle üzerinden bir paragraf çıktı. Sonra beş altı sayfa yazdım. Okudum ve bitmediğini fark ettim. O tek cümle işim bittiğinde ‘Kutu’ isimli yirmi sayfalık bir öyküye dönüşmüştü. Fırsat buldukça kenara attığım uzun fikirleri yazmaya başladım. Boş takılmaktan iyidir.
  • Yazım stilinizi nasıl tanımlarsınız? Bütün hikayeleri tek başına mı kurguluyorsunuz?
  • Hayat bir oyundur ve aynı oyunu oynamaktan sıkılan bazıları kuralları kendi tarzına göre bükebilir. Bu noktada bir tarz sözkonusudur. Kurallarla hiç aram olmadı. Sınırları ise anlamıyorum. Neden varlar? Madem bu kadar çok sınır ve kural var ben de özgür olduğum yegane yere kaçtım. Kafamın içine.
  • Orada özgürüz. Kafamızın içinde kendi koyduklarımız haricinde sınırlar yok. Sylvan ise kafamdaki engellere uçan tekme atıp onun hikayesini yazacak bir karakter. Bu yüzden belli tarzım yok. Yazdıklarımı saykodelik edebiyat olarak tanımlayabilirim. Ama türü tanımla derseniz o benim işim değil. Olur da zaman içinde bilinirse akademi sınıflasın. Yazmayı seviyorum ve böylesi sevdiğim bir şeyi belli kalıplarla çevreleyip kafamı köreltmek istemiyorum.

6) Haziran 2022’de ilk kitabınız İmbik’i Plüton yayınevinden çıkardınız. Nasıl bir kitleye ulaşmayı hedeflediniz bu kitabınızda? Nasıl geri dönüşler aldınız? Kitabınızı alacak olanlar kitaptan neler beklemeli?  

  • ‘İmbik’ zamanın süzgecinden geçmiş, uzun yıllar bekletilmiş şiirlerin en saf hale getirildiği bir Saykodelik Edebiyat bebeğidir. Kitabı ilk ‘Kut’suz doğum.’ Diye paylaşmıştım. Varoluşu, amacını tamamladı. Tarih çöplüğündeki yerini aldı.

İçerikle ilgili olarak okuyanlardan çok olumlu dönüşler aldım. İmbik’te herkese hitap edecek, akıl gıdıklayan, yüzde gerilme yaratacak şiirler var. Ben üzerime düşeni yaptım. Plüton yayın ve sevgili Toprak Tezcan ülkede yayıncılığın en zor zamanında elini taşın altına koydu ve kitap çıktı.

Literatürde her ne kadar ilk kitap olarak adlansa da içerik oldukça arı. Bence kararı okuyan versin.

7) Tarzından etkilendiğiniz, severek okuduğunuz yazarlar kimler?

  • Philip K.Dick ve Orwell’a imreniyorum. Camus, Gabriel Garcia,  okurken kendimden geçiyorum. Sait Faik, Yaşar Kemal daha yüzlerce var. Hepsine teşekkürler.

8) Türkiye’deki okur profili hakkında gözlemleriniz doğrultusunda neler söyleyebilirsiniz?

  • ‘O topraktan öğrenip kitapsız bilendir.’ der Nazım. Tabi o eleştirel manada değil yüceltmek için söylemiştir. Lakin olayın ikinci bir yüzü var ve aynı sözlerle tanımlanabiliyor.

9) Ufukta ikinci bir kitap var mı? Farklı türlerde eserler yayınlamayı da düşünüyor musunuz?

  • Şu an hali hazırda yayımlanmayı bekleyen ‘Tohum’ isimli bir novella var. Yaklaşık 200 sayfa, yine bir tarzı yok diyebilirim. Psikolojik de denebilir, bir dedektif hikayesi de, bir arayış da. İnsanlar tanımlayamadığı şeylerden çekiniyor ama tohum gerçekten güzel bir hikaye.
  • ‘Delik’ isimli bir öykü kitabı hazır halde bekliyor. Bunların yanı sıra başlanmış yazılacak iki uzun hikayem var.
  • Ve son olarak da finaline giriştiğim üç kitap olarak tasarlanmış bir fantastik roman var.

10) Peki, roman türünde başarılı bulduğunuz, severek okuduğunuz birkaç kitap ismi verebilir misiniz?

Marquez’den Yüzyıllık Yalnızlık
Harald Braem – Şaman
İhsan Oktay Anar – Puslu Kıtalar Atlası
Haldun Hürel’in Ölerek Yaşıyorum

11) İleride çok okunan, meşhur yazarlardan biri olsanız, imza günlerine davetiye alsanız, kimliğinizi açıklar mıydınız? Kimliğinizi tamamen gizli tutma sebebiniz nedir?

Öyle özel bir sebebi yok. Sırf eğlencesine. Yani sadece bir oyun gibi. Palyaço Fanzin’i hazırlayacak bir avatar lazımdı, Sylvan mahlasıyla başladım. Sonra karakter gelişti. Ona soyisim verdim. Linkedin’de Süleyvan Palyaçoğlu diye profil oluşturdum. Öyle kaldı. Kendimden pek ayırmıyorum Sylvan’ı. Bir de zaten içinde bulunduğumuz çağda kimin kim olduğu pek önemli değil bence. Profil resimleriyle konuşup, kare kafalarla takılıyoruz.

12) Fanzin yazmaya da bir yandan online platformda devam ediyorsunuz. Hangi adresten ulaşabiliriz fanzinlerinize, paylaşabilir misiniz?  Bunun dışında sizinle ilgili haberleri takip edebileceğimiz bir sosyal medya hesabınız var mı? Nereden ulaşabilir okurlarımız size?

Ana akım platformların hepsinde neredeyse varım. Feysbuk’u bir ara çok aktif kullanırdım. Sonra İnsta’da takılmaya başladım o da sıktı. Şimdi Tivitır’da vakit geçiriyorum. Bir sitem vardı kapandı. Eski usul bir blog açtım. En güncel yazılarımı oraya atıp sosyal medya profillerinde paylaşıyorum.

Twitter: palyacofanzin

Instagram: @slyvanclownson

Kitap:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/imbik/612291.html

Palyaço Külliyat
https://drive.google.com/drive/folders/1ySREh_sT_s3LyPEakMeZEgm8rb6ixoQ2

Blog
https://palyacofanzin.blogspot.com

Article Tags:
· ·
Article Categories:
Edebiyat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Manşet Haberler ...