Moda bir giyim akımıdır. Bu akımdaki sunulan çeşitlilik size uysa da uymasa da giyer misiniz?
”Sizi moda mı giydiriyor ?
“Modayı siz mi seçiyorsunuz?
Moda akımları yıllar içerisinde rahatlığı ve marka savaşlarını ön plana almıştır.
Kapitalizm, rahat giyim anlayışı ile birlikte dijital gücün global etkisini kullanarak giyim kuşam modasının
mecburiyet olgusunu kitlelere baskın şekilde empoze etmiştir.
Varoluştan itibaren aradan geçen yüzyıllar içinde sorgulama tekniklerimiz değişmiş ama soru ve sorunlar hep aynı kalmıştır.
Nereye bakarsak bakalım, bilgimizi her zaman ve her mekanda ‘çıkarlar’ denetliyor. İşte o yüzden zamana ayak uydururken her kavramda olduğu gibi moda akımında da zamanın akışı çıkarlara teslim olmuştur. Dünyada ‘post’ kavramı moda olup yeni anahtar kelimeler İngilizce’de ‘post-truth’ ve gerçekler yerine yapay duygular öne çıkmıştır. Ve bu durumda giyimlere yansımıştır. Sonuç olarak soru başlığımızdaki gibi ‘Modayı biz mi seçeriz?’ sorusunun yanıtı ‘Moda bizi kendi çıkarları doğrultusunda giydirir’ olgusuyla konu başlığı öne geçmektedir.
Global Dünya’daki ticari sektörlerin bir parçası olan tekstile bir bütün olarak bakıldığında tekstil endüstrisi de bu gerçeği doğrudan hissetmektedir. Birçok sanatkar, tasarımcı ve markalar imajını ya da marka değerini artırmak için bu cereyana ister istemez kapılmaktadır. Kısaca; bu akıbetten kurtuluş yok! Tabii ki, ekonomi çok önemlidir, ancak ekonomi belirleyici sebep olmamalıdır.
Ayrıca markaların algı politikaları ve kendilerini ifade etme şekilleri son yıllarda inanılmaz derecede öne çıkmıştır.
Bir kişinin giyim şekli o kişinin aynı zamanda kişiliğini de yansıtır; sevdiklerini, sevmediklerini, ruh halini, inançlarını, düşünce kalıplarını ve kendini yansıtan daha ne varsa hepsini cesurca ortaya koyar.
Üzerinde taşıdığın veya başkaları için tasarlanan parçalarla hayatı algılayış şeklini yansıtabilirsin. Ve tabii ki ilham da verebilirsin. Yer yer çılgın, renkli ve eğlenceli; ya da dümdüz, şık ve klas… Tasarlanan özgün parçalar ve tarzlar milyonlarca kişiye ilham olabilir; onlara iyi, güzel, özgür ve iddialı hissettirebilir. Moda, bunların hepsini mümkün kılan bir dünya.
Diğer bir kısmı da modayı normal ticari bir sektör, diğeri görsel bir sanat, diğeri algısal yönetim, diğeri estetik ve en büyük markaların yeni en yeni planları ise inceden inceden bilinçaltı yönetme adına yapmış olduğu tasarımlar ve görsel olarak reklamlarını da ön plana çıkararak istedikleri cinsiyetsiz kişilik planlarının perde arkasındaki korkunç gerçekliğin yansımalarını ne yazık ki en yeni nesile çok çabuk ulaşmaları ve onların bilinçlerine bu kişiliksizliği kazımaları ne yazık ki önlenemez bir gerçek.
Modaya yön veren markaların gelecekteki var etmek istedikleri yeni insan modelleri için yapmış oldukları algısallık moda gerçeği ile kıyafetlerin bilinçaltı içeriklerine bilinçli yansıtılıyor. İncelendiğinde ürkütücü şeyler görmek beni şahsım adına çok endişelendiriyor.
Kitlesel olarak konuya dair alınabilecek önlemler olmasına rağmen seyirci kalmayı tercih etmek ne derece doğrudur.
Mesleğine kendini adamış biri olarak toplumsal farkındalıklarımızın farkında olmadan alışkanlıklara dönüştürdüğü kimi ‘Moda’ adı altında öngörülen şekilleri normalleştirme üzerine oluşan algıların yaşatacağı zararlardan bir an önce önlemler alınmaya başlanması gerektiğini bilgilerinize arz ederim.
BİNNUR ÇAYDAŞ