İnsan kendine fazla dünyaya az olabiliyor bazen. Sabır gerektiren konuların hepsi bu durumda çok önemli. Beklediğin bir şeyler için zamanın okları geçmek bilmiyorsa en güzeli düşünceli olup duygularını yaşamak. Duyularımız içerisinde düşünmek de varsa şayet düşüncelerimizi şekillendirip pozitif bir kanaldan yaşamamız lazım çünkü ham halde gelen bu fikir bombardımanına bir dur demek lazım, insanlar her şeyi görür fakat her şeyi yapamazlar, o zaman hayatın bir anlamı kalmaz çünkü özelliğini yitiren hareketler doğar bunun sonucunda bence bana sorarsanız her şeyin bir anlamı olmalı çünkü etrafımızı saran dünyada yalnız değiliz, ne kadar dolu bir kalabalık olduğu da tartışılır önemli olan taşların yerinde ağır olması yani değerli olması. Bundan şunu anlıyoruz ki çevrenizde değer verdiğiniz insanlar bulunsun, bana sorabilirsiniz; gereksiz insanlara nasıl davranalım diye? Sadece dinleyin sakın onlara uygun bir ortamda onlarla konuşmayın görevlerini yaptıktan sonra hayatınızdan çıkacaklardır. Bazen hayatınızdaki her şeyi isterler ve sizi yalancılıkla suçlarlar bu tamamen sizi düşürmek için kullandıkları bir taktik. Kendinizi savunmaya başlayınca oltaya gelmiş olursunuz ki konuşmayın ondan diyorum çünkü kültürünüz ancak paylaşmak istediğiniz insanlar içindir, anlayana…
Bazen hayattan keyif alamamak, güzel kokulardan güzel tatlardan uzak kalabiliyor insan, neyi neye göre kıyaslayacağını karıştırıyor. Yaş ilerledikçe keyif alacağın ortam ve nesneler azalıyor çünkü her şey olağan ve sıradan olması gerektiği kadar normal ve monoton oluyor. Değişiklik arayıp duruyorsunuz aslında da bunu kendine söylemek için geç kalıyorsun çünkü acele ile yola başlamış oluyorsun ve o değişime ihtiyacın olduğunu düşünüyorsun. Aslında iki nedeni var tüm bu hallerin; ilki monoton hayatı aslında seviyorsunuz her gün aynı şeyleri yapıp kendini başarmış görmeyi, ikincisi ise ben farkımı ortaya koyacak kadar yetenekliyim egosu için değişimler değişiklikler arayıp bulmak; bu da kendimizi geliştiren yeteneklerin ortaya çıkmasına izin vermemizle başlayan bir süreç ama bilmek gerekiyor ki zamanı gelince yarattığın bu dünya giderek daha zor bir hal alabiliyor çünkü çıtayı yükseltiyorsun ve her gün uyandıktan sonra yakalaman gereken yine kendi yarattığın zirvelere ulaşmak için sarf ettiğin bir enerji olarak gün yüzüne yansıyor. Hep aceleci, hep telaşlı, hep panik halde yaşamaya alışmaktan geçiyor çünkü normal olanı görmüyorsun hep bir meşgul hep iletişim halinde hep yorgun oluyorsun. Asıl değişim başardıktan sonra değişen hayattan yenisine uyanmakla başlıyor; bir sabah uyandığında içinde iş görmüşlüğünün neşesi ve sakinliği ile bomboş, yepyeni ve uzun bir güne merhaba diyorsun. Geriye kalan sadece dağın zirvesine ulaşmanın tatlı yorgunluğu. Değer mi siz düşünün. İnsanlar bu değişiklere nasıl bakarlar muamma.
Zorluklarla mücadele etmek için öncelikle bunun ne derece zor olduğunu anlamak gerekli değil mi? Bilmeden başlanırsa her şey daha karmaşık olur, anlamak yatıyor işin başında. Ne ile mücadele edilecekse onu yaşayıp görmek lazım sonuçta herkes insan yani göğüs gerilecek konu ne kadar zorsa bunu bilmek gerekir, ne kadar zaman alacaksa ona göre bir yol çizmek lazım gibi düşünüyorum. Zorluklardan kaçmak acısız bir yemekte acı sos aramaya benzer, madem sonucu görmek istiyorsun o zaman dayanabilecek güce de sahip olacak bir insan beyni lazım. Her şey beyinde başlar aslında vücut hareketleri ile kendimizi kontrol ederek doğru olanı bulabiliriz aslında, acele etmeden düşünceli davranırsak aklımızı bulandırmayız ve gidilecek yoldan daha hızlı geçeriz. Bazen insanlar yıllar önce davrandığı ve sonucunu gördüğü deneyimlerinden de faydalanır. Bu geniş yelpazeden hayata bakınca her şeyin siyah olmadığını insanın kendi bilgisinden de faydalanarak doğru yolu görebileceği sonucu ortaya çıkıyor. Çünkü yaşla gelen olgunluk bizi her zaman mutlu kılsa da yeknesaklık yani monotonluk insanı düşündürüyor, yeni yetenekler arıyor insan ondandır bu değişiklik arayışı sanırım.
Zamana ayak uydururken bir an dünya dursa da ben ne yapıyorum bundan sonra ne yapacağım diye harekete geçmek için de bir zamanımız kalsa acaba herkes bu konuda ne düşünür? Vazgeçmek veya geri dönmek için çok fazla uzun yol kastetmemiş olmak lazım, kimi insanlar hayatı gerçekten uzun yaşar ve onların defterinde geriye adım atmak yoktur; kimi insanlar ise geçmişten çıkarttıkları ders ile yol alırlar. Nasihatler vardır hani dinlenirken kulağımızın bir köşesinden çınlarlar işte o duruma gelmek için olgunlaşmak gerekir, zaman her şeyi tayin eden bir sistemdir ki onu doğru kullanmaya başlamamız gerekiyor çünkü hayat yaşadığın anlardan ibaret hepsini biriktirmek ise hayatın felsefesi. Ne kadar güzel ve uzun bir hayat istiyorsak bazı düşmelere de çocuk gibi ağlamamız gerekiyor.
Sağlıcakla kalın
SUNA BAYKAM SAPAN
YIL: 2020