SEVTAP ÇAPAN İLE EDEBİYATTAN KİTABA, TİYATRODAN HAYATA…

SUNA BAYKAM SAPAN: Sosyete Art’a sürekli başarılarınızla haber oluyorsunuz Sevtap Hanım. Aslında yakın dostluğumuzdan ve sanata olan aşırı ilgimizden aramızdaki samimi ve süreğen dostluk her gün pekişiyor ve artıyor. Son zamanlarda epey güzel işlere imza attınız. En son yazdığınız kitabınızdan hemen ilk önce Sosyete Art okurlarına müjdeli haberi verir misiniz?

SEVTAP ÇAPAN: Teşekkür ediyorum öncelikle… Dostluğumuzun özelimizde kalmayıp sanat aşkımızla da buluşup boyutlanması ayrı bir mutluluk benim için de… Evet, son zamanlarda oldukça faal günler geçirmekteyim. Oyunculuk ve tiyatro yöneticiliği yanında yazarlık alanında da epey sıkı çalışıyorum. En son kitabım çocuklar için yazılmış olan ve “Sahneden kitaba” dönüşen yolculuğuyla Peri Kız Müzikali’nin ikinci baskı çalışmasıdır. Bu kez birkaç değişiklikle birlikte Türkçe ve İngilizce dil seçeneği özelliğiyle okurlarıyla buluşmaya hazır. Adı da Peri Kız Müzikali / Fairy Girl Musical olarak yenilendi. 

Ben çocukları çok severim ama çocuklar için yazarken tek sebebim bu değildi. Bu kitap aslında tiyatro oyunudur,  türü de müzikaldir; çocuklar için yazılmış bir müzikal. Çocuk tiyatrosu alanında değişmesi ve gelişmesi gereken çok şey olması ve bugünün çocuklarına hitap edecek yeni bir soluk arayışım nedeniyle kaleme aldığım bu çalışma, ilk yazdığım oyun olma özelliğini de taşımaktadır. Çocuklar için yazarken büyük bir heyecan duyduğumu söyleyebilirim. Genelde didaktik bir yaklaşım sergilenir bense bu didaktik yaklaşımı tamamıyla uzağımda bırakarak çocukların bireyselliğine ve algı düzeyleriyle hayal güçlerinin gücüne saygı duydum. Aslında ilham kaynağım “Ben çocuk olsaydım, ne isterdim?” cümlesinin ateşlemesine dayanıyor. Onlara sanatı sevdirmek, okumaya özendirmek, kendi içimdeki çocuğun onlarla arkadaşlık etmesi fikri ve eksikliklerin, köhnemişliklerin yerini doldurmak arzusu ilham kaynaklarım oldu.  

Kitap her ne kadar iyi ve kötü kavramlarının irdelenmesi, bu konudaki seçimlerimizin sorumluluğunu almamızı keza dostluk ve dayanışmanın işlenmesi içeriklerine sahipse de benim bu eserle dünyaya vermek istediğim asıl mesaj “Biz Türk sanat ve edebiyat insanları da özgün, özgür ve evrensel işler yapabiliyoruz,” mesajıdır. İngilizce çevirisi de evet, dünyaya açılmak, yurt dışı edebiyatçılarının ya da sanatçılarının dikkatini çekmek içindir. O yüzden gelecek yorumlara oldukça hazırım, hatta umarım sadece yorum değil tekliflerle gelmelerini tercih ederim. 

Benim sanat ve edebiyat yolculuğum tamamıyla hayatı anlamlandırma çabamdır. Bir doğru varsa onu güzellikle sunmamın, yaymamın; bir yanlış varsa ona çözüm arayışımın, önermemin en büyük desteğidir. Gerçeklerden yola çıkarak ya da tamamıyla uydurma bir kurgu tasarlayarak yazsam da hepsi hayatın yansıması veya ütopyası… Yazmak bir umuttur. Umudu olmayan ne okur ne de yazar. Yazmak bana umut katıyor. Çok ulvi bir paylaşım imkânı sunuyor, düşünsenize; hiç tanımadığınız biri sizin cümlelerinizle, düşüncelerinizle kendini besleyecek belki de hayatı bambaşka bir şekilde görmeye başlayacak; benim umudum onun da umudu olacak.

Şahsım ve tiyatrom adına bu proje öncesi aldığımız ödüller mevcut, evet! Geçmişimizde ödüller almış olmamız yeni yapacağımız projelerde bize ödül getireceği anlamını taşımıyor ve biz hiçbir çalışmamıza başlarken ödül almak için yola çıkmıyoruz. Öncelikle bunu belirtmek isterim. Fakat ödül mekanizması gerçekten gurur veriyor insana, emeğin görülmesi çok mühim. Ben Serisi Kurtuluş tek kişilik seri oyun konseptimizin çok özel bir çalışma olduğunu pek çok kişi söylüyor. Uzun zamandır oynuyor görünüyoruz lakin serinin çıkışı pandemi dönemine denk geldiği için aslında durum öyle değil. Hedeflediğimiz seyirciye ulaşamamıza rağmen biz amacımıza ulaştık. Öyle ki projemizin taklitleri dahi çıktı. Tarihimize ışık tutmak, bu vatan için canını, gözünü kırpmadan ortaya koyan kahramanların hayatını anlatmak bugüne kadar zaten olması gerekendi. Yapılmamış olması ya da belli isimler dahilinde sınırlı kalması bizim için kabul edilemezdi. Bizler Ben Serisi oyunlarımızla hem vatanımıza borcumuzu ödüyoruz hem tiyatro sanatına yeni metinler kazandırıyoruz hem de “Seri oyun” ya da “Seri oyunlar”  tanımıyla literatüre girebilecek yeni bir oyun türü yaratıyoruz.  Türk tarihini sahnelemekle kalmıyoruz sadece… Kıvançlı ve gururluyuz. Yine de belirteyim, atalarımıza olan borcumuzu ödemek için daha çok çalışmalıyız.

Ben kendimi ‘Kadın yazar’ olarak sınıflandırmıyorum. Umarım kimse de bunu yapmaz. Kadımın Ulan kitabım aslında böyle nitelendirilmemem için iyi bir örnektir. O kitap sesli bir kitaptır ve seslendirenlerin içinde erkek sanatçıların sayısı oldukça fazladır. Kitabı kimseye göstermeyip erkek sesiyle okunan bir yazımı cd’den dinlettiğinizde, bu cümleleri yazan kişinin kadın olduğunu dinleyen kişi anlamaz mesela… O yüzden bana sadece “Yazar” ya da “Yazan” denmesini tercih eden bir insanım çünkü yazılarım kadınlığımla değil insanlığımla, insanlıkla alakalıdır.

Edebiyatın önemi dilin önemi ve önemsenmesiyle doğru orantılıdır bence… Dilimiz ciddi bir tehlike altında, yazım kuralları her geçen gün hiçe sayılmakta… Edebiyat dili iyi kullanmaktır, anlatım ustasıdır bir yazar, tasvir ustasıdır. Şu anda çoğu kitapta inanılmaz edebi zayıflık gözlemliyorum, gündelik konuşma diliyle yazımlar, imla hataları, anlam kaymaları v.b pek çok eksiklik… Yeni nesil çağın sunduğu teknoloji dünyasının çeşitliliği ve bağımlılık yapan etkisiyle neredeyse hiçbir değere rağbet etmiyor gibi görünüyor. Gerçekte öyle olmadığını ve duyarlılığa sahip olduklarını düşünüyorum ya da düşünmek istiyorum. Çocuklar fevkalade bir sistemsizliğin içinde yorucu bir eğitimden geçiyorlar fakat içi dolu ve genel kültürü edinemedikleri bir eğitim süreci yaşadıklarını unutmamak gerekir. Hiçbir şey eskisi gibi değil dünyada… Ne var ki edebiyat ve sanat, insanın ruhunu besleyen unsurlardır. Dolayısıyla insana hayal kurduran, ufuk açan ve ruha dokunan bu alanlar önemini hiçbir zaman yitirmeyecek kanaatindeyim.

İnanın ben de bilmiyorum. Bazen öylesine akıyor ki zaman ve çalışmalarım öylesine üst üste biniyor ki “Nasıl yetişeceğim, nasıl yetiştireceğim?” derken bir bakıyorum yapmam gereken her şeyi yapmış ve olmam gereken her yerde bulunmuşum. Planlı bir insanım normalde fakat yoğunluk ya da ani çıkan yeni programlar planımı bozabiliyor. Yine de birkaç saat az uyumak ya da tam konsantrasyon sağlayarak fazladan çalışmak beni şimdilik kurtarıyor. 

Boş zamanım gerçekten yok ama fikrim çok! O sebeple ben boşken bile doluyum aslında… Hep enerjik bir insanım ve bunu, beni heyecanlandıran her şey için kullanıyorum. Eski olan çok şey var dünyamda, sadık ve değerlere bağlı biriyim çünkü. Yeni olanı da geri çevirmediğimi söyleyebilirim ama yeni olana karşı her zamanki gibi temkinliyim. Tiyatro idare etmek, sahneye çıkıp oynamak, dublaj yapmak ve kitap yazmak dışında mı? Bütün projelerim bu alanlara dair ve şu an yeni kitabım olan bir çocuk romanı için hazırlıklarımı tamamladım. Edit edilmesinin, çizimlerinin ve çevirisinin yapılmasını bekleyeceğim. Yeni sezon içinse bir komedi oyunu projemiz var.

Anasayfa

Resmi web sitemi ziyaret edebilirler ve sosyal medya adreslerime de oradan ulaşabilirler.

Bu keyifli sohbetimiz için teşekkür ediyorum.

Exit mobile version