Röportaj: Eylül Aşkın
Bugünkü konuğumuz özgüvenli, dişli, sahip olduğu yeteneklerin çokluğu düşünülünce bir o kadar da alçakgönüllü, sıcak kanlı, yeni nesilin başarılı, örnek mankenlerinden Dilara Kırmıt. Kendisiyle kariyeri, işine ve sanata bakışı ve ön yargılara inat, boş bir askı değil de donanımlı, genç, güçlü bir kadın olarak hayata karşı duruşu üzerine konuştuk.
1)16 yaşında, moda yazarı olarak sektöre adım attınız. Bunun da öncesinde Bursa’da bulunan Moda Okulu’nda ve Finlandiya’da moda eğitimi aldınız. Sizi kararlı adımlarla bu sektörde ilerlemeye iten motivasyon ne oldu? Moda hayatınıza ilk nasıl girdi ve kariyerinizi bu alanda inşa etmek istediğinize nasıl karar verdiniz?
- Aslında çoçukluğumdan gelen bir yazma yeteneğim vardı; çünkü çok sosyal bir çocukluğum ve ergenliğim olmadı. Hep içimden konuşan, bütün duyguları içimde yaşayan bir kimliktim. Moda hayatıma tesadüfi girdi, planladığım bir kariyer yolculuğu değildi. Ailem başka bir meslek edinmemi istedi, ben psikolog olmak istiyordum… Bir sürü alternatif vardı. Lisede moda bölümünü seçtim. Moda alanında almadığım eğitim kalmadı diyebilirim. Yurt içi ve yurt dışında mezun olduktan sonra modayı yazarlıkla birleştirdim çünkü yapabildiğim en iyi şey yazmaktı. Moda tasarımcısı olmayı da çok düşündüm ama tasarımcılığı yazmak kadar çok sevmiyordum. Uzun dönem yazarlık yaptım ve 16 yaşında kendini daha keşfedememiş bir genç kız olarak bu yolculuğumda Bursa’da önce yazar kimliğimle keşfedildim. Sonra model olmam için uğraşan isimler oldu. Deneme çekimleri ile başlayarak kendimi klavye arkasından kamera önünde buldum ve asıl kendimle barışmam orada başladı. O flaşlar çaktıkça kendimi çok güzel ve çok önemli biri gibi hissettim ve orada mutlu olduğumu anladım. Uzun dönem Bursa’da markaların tek yüzü gibi oldum ve yavaş yavaş İstanbul moda dünyası da beni keşfetti. Her şey olması gerektiği zamanda oldu diyebilirim. İyi ki bu işi yapıyorum!
2) Yine moda yazarı olarak başladığınız kariyerinizde Türkiye, yurt dışı ve özellikle New York’ta röportajı yayınlanan en genç moda yazarı oldunuz. Bir de 2018 yılında aldığınız “Yılın En İyi Moda Bloggerı” ödülü var. Tüm bu başarıların ardından moda yazarlığına da devam etmeyi düşünüyor musunuz yoksa o sayfa sizin için artık tamamen kapandı mı?
- O benim ilk ödülümdü, yeri mutlaka ayrıdır ama kalemim bana bir çok ödül getirdi, top model kimliğim bana çok ödül getirdi… Şu an sanırım 39 ödülüm var. Bu sene 3 ödül daha alacağım ama bunların hayalini hep kurmuştum, görüyordum… İnanmasam asla bu sektörde olmazdım. İşime aşığım… Moda yazarlığı defteri ne yazık ki artık kapandı çünkü o Dilara yolculuğunu tamamladı; beni daha iyi bir yere getirdi ve görevi bitti. Yazmayı hala çok seviyorum. Küçük şiirler, bazen şarkılar cümleler… Moda yazarlığı benim dönüm noktamdır, şimdi daha iyi yerlere doğru bir yolculuğum var.
3) Mankenliğe geçişiniz nasıl oldu? Bir röportajınızda “Bu yolda kendime hem fiziki, hem psikolojik, hem de kültürel yatırımlar yaptım.” demişsiniz. Nedir bu yatırımlar? Biraz açabilir misiniz?
- Bursa’da keşfedildikten sonra başladı serüvenim… Tabi ki daha iyi gözükmek adına yaptırdığım estetik küçük dokunuşlar ve uzun bir spor yolculuğum var… Yıllarca voleybol oynamamın verdiği bir alt yapı da mevcuttu zaten. Psikolojik olarak kişisel gelişim alanında kendimle barışma, olduğum Dilara’yı kabul etme ve daha iyi versiyonumu yaratmak ardına destekler aldım ve çok okudum… Kültürel kısmı ise modanın tüm alanına hakim olmak adına ve yarattığım Dilara’nın vizyonu ve misyonu içindi.
4) 2020 yılında düzenlenen Altın Zirve Ödül Töreni’nde “Yılın En İyi Mankeni” seçildiniz. Hemen iki yıl sonra ülkemizi yurt dışında temsil ettiğiniz “Miss World NeXT Top Model” yarışmasında ülkemize ikincilik getirdiniz. Bunun üzerine benim en çok hoşuma giden söyleminiz, açıkçası “Seçildiğime hiç şaşırmadım.” ve “Her yerimi ve her şeyimi çok seviyorum.” oldu. “Bir kadının kendine bu kadar güvenebilmesi ne kadar güzel.” diye düşündüm okurken. Kendinize güveniniz hep tam mıdır? İç dengenizi nasıl sağlıyorsunuz? Piyasada kadın olmanın zorlukları karşısında tutumunuz nedir?
- Çok teşekkür ederim. Zaten kendimle barışmam ve kabullenmem zor olduğu için tutunduğum dala çok iyi sarılıyorum diyebilirim. Mükemmel olmadığıma eminim ama iç dünyam benim çok özel bir insan olduğumu hissettiriyor. İçim dışımdan daha güzel. Bir dünyevi dünyam var ve orada mutluyum… Güzel olmak bir şans olsa da çirkin kadın yoktur. Kusur sandığımız bir çok şey bizi birbirimizden farklı kılar. İç dengemi uzun dönemdir hayatımda olan meditasyon ve olumlamalar ile sağlıyorum, kimseyle yarışmıyorum. Her başarımda, “Daha başarılı nasıl olurum?” sorusuyla kariyerimi idam ettiriyorum. Sektörde oluşan güçlü duruşumu bu mesleği yapmak isteyen insanlar ile paylaşıp, keşfedip, onları bu sektöre aldığım bile oldu… Piyasada kadın olmaktan ziyade, her ülkede kadın olmak zor. Güzel olmanın, başarılı olmanın, kendi parasını kazanan bir kadın olmanın yükü ağır da olsa çok güzel bir özgüven. Ne mutlu bu kadınlara, gönülden destekliyorum!
5) Sizi uzaktan ve yeni tanıyan biri olarak ilgimi çeken özelliklerinizden biri de kültürlü, birikimli, iç dünyası zengin biri olduğunuz izlenimini vermeniz. Genelde mankenler hususunda ülkemizde bir ön yargı hakim. Siz bu ön yargıyı kırabilmek adına da önemli bir isim olacaksınız bence. Mankenlik dışında oyunculukla ve şiirle ilgilendiğinizi, hatta yazdığınızı biliyorum. Bir dönem bir kitap yazma girişiminiz de olmuştu. Kitap projeniz hala devam ediyor mu? Oyunculuk konusunda yeni teklifler, projeler var mı?
- Çok teşekkür ederim, ne mutlu bana! Benimle iş yapan, yakın çevreme girebilen bir çok dostum, arkadaşım sizler gibi düşünüyor ve kendi adıma ve ailem adına çok mutlu oluyorum, doğru yolda olduğumu bu şekilde anlıyorum. Bu duruşu sağlamak çok zor olmadı çünkü ailemden gelen yetiştirilme tarzım bir temeldi. Mütevazı, mutaassıp bir ailede büyüdüm. Nerede olursam olayım, boynum bir nebze aşağıda kalır. Burnu havada bir Dilara hiç olmadım ama devam ettirmek, hele ki bu sektör için, çok zor olabiliyor. Bu kadar iyi bir insan olmamı, kariyerim için oluşturduğum duvarlar kabul etmeyebiliyor. Ben zoru başardım ve hala aynı Dilara’yım. Kitabımı çıkaramadım çünkü enerjimi mankenlik yolunda daha çok kullandım. Mutlaka onun da bir zamanı olacaktır, doğru zamanda sizlerle buluşacak. Uzun dönem oyunculuk eğitimi aldım, bir kaç projede kısa soluklu yer aldım fakat oyunculuk alanında tatmin edici bir çalışmam olmadı. Çok senaryo okudum ama bana hitap etmedi. Böyle bir çıkış istemedim, bir sürü etkenden dolayı kabul etmedim ama en yakın zamanda ekranda beni göreceğinizden emin olabilirsiniz!
6) Bir dizi teklifi gelse, nasıl bir rolü canlandırmak istersiniz? Kendinizi en çok nasıl karakterlere yakın hissediyorsunuz?
- Hep yaşadığım hayatı bir film gibi düşündüm; kariyer yolculuğum, çocukluğum, mankenlik, podyum, kamera… Bana çok yabancı, bilmediğim bir dünyada, bilmediğim bir hikayede başrol oldum. Çok isterim mesela benim hayatımda gelişen, bu kimlikte birini canlandırmak… Belki olur, bilemeyiz.
7) Aslen Sivaslısınız. Hatta Sivas yayınlarının bir tanesinde bir başka Sivaslı model Tülin Şahin’e atıfta bulunularak sizin için “Yeni Nesil Sivaslı Cindy” denmiş. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Bir 20-25 yıl sonra sizin de yeni yetişen bir modele örnek olarak gösterileceğinizi düşünüyor musunuz? Bundan sonrası için hedefleriniz neler?
- Evet, çok tatlı bir etiket olmuştu, çok mutlu olmuştum. Kendisi benim için çok iyi bir örnek, çok da beğeniyorum. Örnek olmak için bu yolculukta bu yatırımları yaptım zaten! Dünyadan bir gün ayrıldığımda mutlaka iz bırakan bir isim olacağıma inanıyorum. Her başarımda yeni hedefler hemen kendini belli ediyor. Şu an tek hedefim ekranda olmak…
8) Sizce modayı sanatın bir parçası haline getiren özellik nedir? Moda alanında aldığınız eğitimlerin bir neticesi olarak bir gün kendi markanızı yaratmak gibi bir düşünceniz var mı ya da olabilir mi?
- Moda aslında bir kimliktir. Giyim tarzımız, ev dekorasyonumuz bizim kimliğimizi oluşturur. Yaşamın gerçeği, bir parçası, hem de sanat bence. Bir insanın giyim tarzından ve evinde yaptığı dekorlardan bile nasıl bir yaşamı, duygusal dünyası olduğunu çözümleyebiliriz. Mesela bu bana çok yardımcı oluyor özel hayatımda. Evet, merak ettiğim soru geldi. Bir gün, bu sorunun geleceğini biliyordum ve cevabım: Çıkartıyorum! Bir marka ile iş birliği içindeyim. Black Swan X Dilara Kırmıt olarak 25 parçalık bir koleksiyon geliyor. O küçük tasarımcı Dilara, dünyasına geri dönmek bana büyük bir dejavu yaşattı, çok heyecanlıyım! Çalışmalara başladık zaten. Bunu çok güzel bir defile ve event ile moda dünyasına sunacağız.
9) Şu an 10 yıl önceki Dilara’nın hayal ettiği noktadasınız. Peki, bugünkü Dilara 10 yıl sonra nerede olmayı hayal ediyor?
- Çok başarılı bir kadın, çok güzel bir anne olmakla birlikte, çok saygın bir isim olarak görüyorum. Evliliğe sıcak bakıyorum, her genç kız gibi anne olmak istiyorum ama bu konuda telaşım yok. Evlilik çok büyük bir meziyet. İki yabancı insanın farklı dünyalarının bir dünya olması uzun bir süreç… Hayatımda şu an biri yok. Bazen olmasını istediğim zamanlar oluyor manevi duygular açısından. Tacıma ve ödüllerime sarılıp uyurken bir süre sonra yalnızlık çanları çalabiliyor. Doğru ve güzel olan beni bulur umarım. Kalbim gerçek olan her duyguya açık.
10) Okurlarımız sizi sosyal medyada nerelerden takip edebilirler?
- Aktif olarak sadece instagram kullanıyorum, diğer sosyal medya hesaplarım mevcut ama kullanmıyorum. Hatta istemeden bazen çok vakit harcayabiliyorum, bu canımı sıkıyor. Fakat gündem orada artık, biliyorsunuz. Kafamı dağıtmak için de güzel bir alan. Takip etmek isteyenler için: dilarakirmitofficial