Röportaj: Eylül Aşkın
Bugünkü konuğumuz özellikle 2022’den beri yaptığı çalışmalarla isminden sıkça söz ettiren, son dönemin başarılı yorumcu ve bestecilerinden Yaser Demir. Son teklisi “Aşk Kubbesi” henüz taze dinleyicisi ile buluşmuş sevgili Yaser Demir ile müziği, gitaristliği, besteciliği, hayatına ve sanatına dair hayalleri ve Aşk Kubbesi‘nin hikayesi üzerine konuştuk. (Yaser Demir – Aşk Kubbesi: https://youtu.be/mxyH1GjvpeM)
- Müziğe olan ilginiz nasıl başladı? Enstrüman olarak gitarı seçmenizde neler etkili oldu?
- Müziğe olan ilgim aslında çok ama çok küçük yaşlarda başladı. Tarkan şarkılarında, çin yapımı, ışıklı, altın renkli radyomuz eşliğinde dans ederek ve dilim döndüğünce şarkı söyleyerek odada tek başıma takılırdım; annem de içeride yemek yapardı. İlkokula başladığım zamanlarda da müzik öğretmenimiz Nilgün hoca ile devam ettik. Beni hep müziğin içinde tutmaya çalıştı, korolarında bana yer verdi. La cucaracha şarkısı hala sözleri ile ezberimdedir. 🙂 Enstrüman olarak gitarı seçmemde de Kıraç çok etkili olmuştur. “Zerda” diye bir dizi vardı, sevgili Yavuz Bingöl ve Ece Uslu’nun oynadığı, onun jeneriğinde gitar sesi duyduğum anda anneme dönüp “Anne, ben gitar çalmak istiyorum.” dediğimi hatırlıyorum. Annem de bana hep destek oldu bu konuda. Ancak daha öncesinde de distortion gitarı ağzımla taklit ederek hayalimde çalıyordum tabiki. 🙂 Ne güzel günlere götürdünüz beni Eylül hanım. 🙂 Kıraç’a da selamlar, sevgiler gönderiyorum buradan.
2) İlk sahnenizi hatırlıyor musunuz? Nerede ve ne zamandı? Neler hissetmiştiniz?
- Gitarı 1-2 sene içerisinde kendi kendime çözdüm; ancak nam-ı değer C#m (do diyez minör) akorunda fena halde takılı kaldım. O zamanlar Edirne’de bir Berkant abim vardı, Güzel Sanatlar Lisesi’nde okuyan, ona sormaya gittim. O da bildiğince bana gösterdi. Ben de o zamanlar ünlü olan bir şarkıyı, akoru da yeni öğrendiğim için, yanık yanık çaldım. 🙂 “Akşam konser var, klasik gitar yok. Gel sen de çal.” diye bir teklif geldi. (Daha o zamanlar gitar benden büyük bu arada boyut olarak) Ben “He he…” deyip, gittim. Beni akşam evden alıp, profesyonel bir sahne sistemi ile bayağı belediye festivalinde çaldırdılar. 🙂 İnanır mısınız, bir anını bile hatırlamıyorum. Sonra birkaç sene hep çaldık o festivallerde; yaz başı ve sonu. O zamandan beri inmedim sahneden.
3) Edirne Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi – Mutfak Bölümü ve Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Turizm İşletmeciliği mezunusunuz. Genç yaşta müziğe olan ilginize rağmen turizm alanında bir eğitim almanızdaki etkenler neler oldu? Mutfak bölümü mezunu olmanıza istinaden, mutfakla hala ilgili misiniz?
- Söyleyecek çok sözüm var ama malesef, toplum baskısı diyelim. “Müzikle ne olur ki?“ ile başlayan ve “Neden doktor, mühendis olmuyorsun?” ile biten cümleler… O yaşlarında şu anki bilincin dışında olan, “O çocuk daha. Anlamaz. Biz bu bölümü yazalım.”diyen dershane ‘rehber’ öğretmenler ve en önemlisi birkaç sene önceki gibi “Yazılım öğren, yazılımcı ol.” furyası… Benim zamanımda da turizm ve otelcilik bir furyaydı. Herkese yalvarmama, “Ben müzik okumak istiyorum!” dememe rağmen, kendimi lisede yumurta kırarken buldum. Bu arada asla mutfağa girmiyorum. Müthiş yemek yaparım ama benden uzak, Allah’a yakın olsun evin o bölümü. 🙂
4) Farklı bir branşta eğitim alıyor olmanıza rağmen müzikten de kopamayarak Edirne’de festivallerde, barlarda, etkinliklerde performanslar yapmaya devam ettiniz. İstanbul’a döndükten sonra ise bu sefer müzik alanında bir eğitim almak için Modern Müzik Akademisi’nde çalışmalarınıza devam ettiniz. Buradaki eğitmenleriniz ve aldığınız eğitimler ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Aldığınız eğitimler müziğe bakış açınızda nasıl bir değişime sebep oldu?
- Üniversite okumadım bile diyebilirim bu konu ile alakalı olarak. Haftanın en az altı günü sahnelerde, barlarda para kazanmak ve performans yapmakla geçti. Benim en büyük şansım ilkokuldan liseye kadar sürekli konservatuvarlıların arasında olmak oldu. Teori ve pratiği, öğrendiklerimi enstrümanıma nasıl adapte edeceğimi, hepsini teker teker anlatıp gösterdiler ama asıl çalışmam şarkıları notaya dökmek oldu. MMA’ya çok umutsuzca video mail gönderdim ama seçmelere çağırdılar. Gittiğimde çok iyi bir burs aldım. Aldığım eğitimde bütün hocalarım Berklee College of Music mezunuydu. Benim için tam anlamı ile bir kamptı. Jazz ağırlıklı ilerlesek de müziğin her noktasına dokunduk. En güzeli de modern müzik öğrenmekti. O eğitimi aldıktan sonra diploma verildiğinde ben bir yorgun askerdim ama kafamda müzik ve enstrümanım hakkında çoğu şey bitmişti.
5) Bir dönem önemli isimlere de sahnede eşlik ettiniz. Bunlara örnek olarak kimleri gösterebiliriz? Kendilerinden neler öğrendiniz?
- Evet. Kendilerinden müzisyenlerime nasıl davranmamam gerektiğini öğrendim. Ekip ruhunu ve bilincini öğrendim. Eskilere çok girmeyeceğim, ancak gerek Sezer Sarıgöz, gerek Sıla Şahin, Samet Kardeşler… Bu insanlar benim hayatımda başka yerlerdeler artık. Hepsi ailemin birer üyesi. 🙂 Sılacığım bi’ tık kıymetli, abisi gibi hissediyorum gerçekten.
6) Bir yandan da çeşitli kurumlarda eğitmenlik geçmişiniz var. Nasıl bir şey sevdiğiniz enstrüman ya da müzikle ilgili bilgilerinizi bir başkasına aktarmak? Eğitmenliğe hala devam ediyor musunuz?
- Birçok kurumda hem sözleşmeli müzik öğretmeni, hem de usta öğretici olarak çalıştım. Hali hazırda çaldığım için öğretmenlik maddi beklenti ile icra ettiğim bir meslek değildi. O yüzden gerçekten gönül vererek, çocuklarıma enstrümandan çok müziği öğretmeyi gaye edindim. İnanılmaz bir deneyim. Müthiş bir enerji kaynağı gençler. Ancak şu andan itibaren solo projelerime yöneleceğim. Bu sene böyle bir planım yok fakat hayat bize neler getirir bilinmez.
7) Tüm bunların arasında şarkı söylemeye başlamanız nasıl oldu? İlk single’ınız “Aslında” 2022 eylül ayında yayınladığında neler hissettiniz, nasıl geri dönüşler aldınız?
- Orta sondan beri yazıyordum, besteliyordum ben. 2020’nin sonlarında yaşadığım birkaç şey “Neden sen de söylemiyorsun?” sorusunu sormaya itti beni. Çok yakın arkadaşlarımdan sevgili Onur Gözüm ve Şerifcan Gözüm’e durumdan bahsettim, “Haydi yapalım!” dediler ve apar topar başladık. 2021 sonlarına doğru hazırlıkları bitti ve 2022 eylülde Aslında’yı dinleyicilere emanet ettik. Gayet güzel dönüşler aldık çünkü biraz gizliydi; beni sevenlere ‘Benim böyle de bi yönüm var.’ diye sürpriz yaptım. Şarkı çıktığında ve tablolarda dinlenme sayılarını gördüğümde dizlerim titriyordu. İlk defa gerçekten doğru yolda hissettim kendimi. Sahne önünde olmanın beni çektiğini gördüm. Bu müthiş bir hissiyat. (Yaser Demir – Aslında: https://youtu.be/mnCCZQS6w6o)
8) Bir dönem değerli oyuncumuz Gül Onat’ın da yer aldığı 16×9 Film Yapım’ın yapımını üstlendiği “Üniversdeli” adlı dizinin beşinci bölümü için bestelediğiniz, sözü ve müziği size ait olan “Kuduz” şarkısı ile de gündemde yer aldınız. Diziye dahil olma süreciniz nasıl gelişti? Biraz anlatır mısınız?
- Sevgili Onur Gözüm beni aradı ve senaryoyu gönderdi. “Buraya bir şarkı lazım.” dedi, stüdyoya çağırdı. 5-6 dakika sonra şarkıyı çaldım ve hemen dahil olduk projeye. Buradan da ekstra olarak 16×9 Film‘e ve Engin Karagöz‘e teşekkür ederim beni dahil ettikleri için.
9) Sizin sesinizden dinleyeceğimiz üçüncü çalışmanız “Aşk Kubbesi” bugün itibarıyla tüm platformlarda yayında! Biraz şarkının hikayesinden ve hazırlık aşamasından bahseder misiniz? Kimlerle çalıştınız bu şarkınızda?
- ‘Aşk Kubbesi’ şarkısı benim üniversite yıllarıma dayanıyor. Ballad türünde bir şarkı. Günümüzde hali hazırda yaşanan bir ilişkinin, yavaş yavaş sallanmaya başlamasını ve ilişkideki ayrılık sinyallerinin verilmesi üzerine, geçmişte yapılan hataların telafi edilmesinin imkansızlığından dem vuran ve artık bu ilişkinin bitirilmesi gerektiğini kendine açıklamaya çalışan bir adamın hikayesini anlatıyor. Şarkının yaylılarını çok sevdiğim abim Uğur Akyürek çaldı. Gitarlar Onur Gözüm, back vokaller sevgili Cemre Kamacıoğlu, kapak tasarımında ve kreatif direktör koltuğunda ise sevgili Ahsen Eser var.
10) Şarkı sözü yazarken ve beste yaparken genellikle nasıl bir ruh halinde oluyorsunuz? Türkiye ve dünya müzik tarihinde dinlerken etkilendiğiniz, ilham aldığınız isimler kimler?
- Şarkı yapma kısmını ben doğuma benzetiyorum. O gün farklı oluyor; uyandığım anda bir şeyler değişik oluyor, yutağıma kadar dolmuş hissediyorum. Bu bunalım günlerce devam ediyor. Sonra (genelde gecenin köründe) o sancılar iyice kendinden geçer gibi oluyor. Elime – o an hangi enstrüman varsa – enstrümanımı alıp dökülmeye başlıyorum. Genelde 1-1,5 saat sonra ise şarkı tamamen bitmiş oluyor. En büyük özelliğim sonradan hiçbir değişiklik yapmamak. O an duygularım ne hissettiriyorsa elimden geldiğince onu yazmaya çabalıyorum. Müzik dünyasından etkilendiğim çok isim var ama genelde yabancı dinlemeyi seviyorum. Timbaland, Justin Timberlake, Drake, Weekend, Alec Benjamin, Charlie Puth özellikle işlerine baktığım ve takip ettiğim insanlar. Bu isimler büyük ilham kaynağı.
11) Müzik dışında ilgilendiğiniz başka sanat dalları da var mı? Müzikal yaratıcılığınızı hangi aktivitelerle besliyorsunuz?
- Tiyatro çok önemli benim için. Henüz bir fırsatım olmadı ama bir tiyatroda rol almayı çok isterim. Şarkılarımdan bir tanesini de (İleride o şarkıyı da çıkartacağım.) Kadıköy’de izlediğim bir tiyatroda karakterin yaşadıklarına ithafen yazmıştım. Dinleyenler asla anlamayacak ama karakterin kendisine yazılmış bir parça. 🙂
12) Günümüz müzik sektörünü ve dijitalleşme sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bence gelişen çağa ayak uydurmak çok önemli. Dijital olan herşeye katı bakmak benim tarzım değil. Hepimiz gelişiyoruz ve güncelleniyoruz artık. Zaman durmadığı gibi teknoloji de durmuyor. Biz istesekte istemesekte gelişen canlılarız ve etrafımızda ne oluyorsa ona uyum sağlıyoruz. Sağlamazsak sadece geride kalmış oluruz. Ben ilerlemeyi ve gelişmeyi seven bir insanım. Dijital güzeldir, iyidir kısacası. 🙂
13) Müzik kapsamında en ütopik hayaliniz ne olabilir?
- Bunun altyapısını oluşturmak için çabalıyorum bir şekilde, kendi ekibimle de konuştuk. Pek ütopik olmasa da metaverse evrende bir konser vermek istiyorum kendi şarkılarımla, ilerideki en büyük hayallerimden bir tanesi. Kesinlikle yapmak için çabalayacağım. Bir de tabi ki dünya starlarının arasına ismimi kazımak. Dünya üzerindeki her kulağa evimde yaptığım müzikle ulaşmış olma hissi bile çok heyecan verici, umarım gerçek olur.
14) Şu anda hangi projelerde yer alıyor, kimlerle çalışıyorsunuz? Nerelerde canlı dinleyebiliriz sizi?
- Şu an hali hazırda kendi projem ile ilgileniyor ve bir müzikalin müzik yönetmenliğini yapıyorum. Çok yakın bir zamanda sahnelerde buluşacağız. Ekibim ile hazırlık çalışmalarına yakında başlıyoruz. Bir konser değil, bir şov yapmak istiyorum. İnce eleyip sık dokuyacağımız bir proje olacak. Konserler çok önemli.
15) Okurlarımız sosyal medyada sizi nerelerden takip edebilirler?
- Neredeyse bütün uygulamalarda mevcut hesabım var ama özellikle instagram‘da yaserdemirofficial, X’de yaserdmir, tiktok’da yaser.demir kullanıcı adları ile bulabilirler. Sizleri saygıyla selamlıyor, girdiğim kulakları da hasretle konserlerime bekliyorum. 🙂 Çok teşekkürler Eylül hanım. 🙂