Ben Selda AKAY 24.01.1983 yılında BARTIN şehrinin Güzelcehisar köyünde doğdum ve büyüdüm. 23 yaşıma kadar Bartın da ikamet ettim. Çocukluk yıllarım zorlu geçti. Köy yaşantısı zorlu olduğu için okumak bir o kadarda zordur. Bizde el âlem ne der sorunu çok olurdu hiçbir zaman kendimiz için yaşamazdık böyle bir düşünce bana göre değildi ben ‘’Beni ne mutlu eder? En çok neyden zevk alırım?’’ sorusunu sorardım kendime. Yazmak bana umut oldu, umut ise yaşamak oldu. Ağladım yazdım, güldüm yazdım, üzüldüm yazdım, sevindim yazdım, sevdim yazdım, ayrıldım yazdım, yazdım ve hep yazdım. Yazdığım için hiçbir kötülüğü, umutsuzluğu, düşmanlığı sırtıma kambur yapmadım. Yazdıkça okudum okumayı çok sevdim her okuduğumda bir şeyler öğrendim öğrendikçe savaşmayı meslek edindim.
İlk kitabımı yazdığımda 16 yaşımdaydım sonra 2. kitabımı yazdım 2 yıl sonra 3. kitabımı yazdım ardından 300 e yakın şiir yazdım. En büyük okurlarım mahallemdeki arkadaşlarımdı, hem de akrabamdılar, sabahtan akşamı zor ederlerdi. Yazdıklarımı okumak için ben servisten iner inmez koşarak bana gelirlerdi ve çok zevk alırlardı. Onların beğendiğini gördükçe tüm dünyanın mutlukları üzerime akardı o an en büyük yazar bendim. Çok okuyandım yer mekân zamanın hiç önemi olmazdı okudukça çok şey öğrendim. Okul bittikten sonra Ankara’ya geldim çalışmak için bu esnada yazdığım 3 romanım ve 300’e yakın şiirim eski eşyaların arasında yakılıp gitti. Bunu öğrendiğimde çok üzüldüm her şeye küstüm. Uzun zaman yazmadım, bu esnada internet sayfasında küçük güzel sözler olarak yazıp paylaşmaya başladım. Bunula ilgili çok olumsuz yorumlar aldım insanlara gönderme yapıldığım düşüncesine sebep olduğum için onu da yazmamaya başladım.
2009 yılında eşimle evlendik. Eşim benim yazdığımı fark edince bana ‘’Neden kitap şeklinde yazmıyorsun’’ diye sordu ve bende her şeyi ona anlattım. Kitaplarım yakılınca küstüğümü ve şimdide yazmadığımı söyledim. 3 yıl sonra oğlumu dünyaya getirdiğimde ilk hastalığım olan BEHÇET HASTALIĞINI öğrendim derken ardı ardına bütün hastalıklarım geldi. Oğlum 2,5 yaşında ilk kanserle tanıştım sonra düşündüm neden bu kadar olumsuzluk ardı ardına geldiğine ve sonrasında karar verdim, tekrar yazmaya başladım yazdıkça yenilendim, yenilendikçe umutlandım, mutlu oldum. Kat kat umudum arttı ben mutlu oldukça oğlumun yüzü gülüyordu o güldükçe ben savaştım. 4 yılın sonunda kanseri yenmiştim. O kadar mutlu olduk ki bir dünya savaşını yenmiş gibi güçlü hissediyordum artık. Tam 2 yılın ardından farklı 2. kanser geldi ve onunla mücadelem başladı bu esnada hem yazdım hem okudum. Kemoterapi tedavisinde hep okudum hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadım hastalığım kötüleştikçe ben daha çok umut ediyor daha çok savaşıyordum. Tamamen kötü insanları ve beni sürekli yargılayanları hayatımdan çıkardım sadece kendimi mutlu edecek şeylere odaklandım. 3 yılın ardından bu kanserde bitip gitmişti. Geriye sadece romatizmal hastalıklarla savaşım başladı tabii ki bunlar benimle ölünceye kadar gidecekler ama onlarla da başa çıkmayı öğrendim ve bu şekilde hayat kalitemi yüksek tutmaya çalışıyorum.
Tüm bu yaşadıklarım bana şunu öğretti. Biz kadınlar ne istersek isteyelim başaramayacağımız hiçbir şey olmayacağı, her şeyin üstesinden çok rahat gelebilecek varlıklar olduğumuzu anladım. Fakat bunun yanında tek başa çıkamadığımız şeyin yozlaşmışlık olduğunun da farkındayım. El alem ne der, yaptığım şey yanlışsa, başkalarını mutlu etmezse… Ya da sen bunu yapamazsın, başarılı olamazsın, sen kimsin ki yapabilecek eğer böyle bir şey doğru olsaydı Allahu Teala bize muhteşem bir mucize verip bunun karşılığı cennetle mükafatlandırmazdı. Biz bir anne oluyoruz en büyük nimet bu. Bir anne her türlü bilgiye ve sevgiye sahip olmalı çünkü ne kadar çok sevgi dolu ve merhamet sahibi olursa o kadar güzel insanlar yetiştirir.
Bir kadın ilk önce yüreğiyle anne olmalı. Ne kadar önemli aslında annelik, bir kadının en büyük varoluş sebebi. Çok basit bir kelimedir ‘’yürekli anne’’ kelimesi, hayata ve insanlığa en büyük değer yargılarını öğretecek tek kişi. Benim kitabım gerçek anne sevgisi olduğunda akla hayale sığmayacak mucizeler yarattığını anlatıyor.
KADIN HAYATIN YAPI TAŞIDIR.