YENİ PROJELERİ İLE ERCÜMENT ORKUT

SÖYLEŞİ: ORÇUN ORÇUNSEL

Maestro Bistro’ya hoş geldiniz. Sizi caz piyanisti, besteci ve aranjör olarak biliyoruz. Daha yakından tanıyabilir miyiz?

Hoşbulduk! Mesleki ünvanlarımın dışını soruyorsunuz gibi anlıyorum burada =) 84 doğumlu bir 90’lar delisi olarak tarif edebilirim kendimi sanırım, çoğu jenerasyondaşım (böyle bir kelim var mı bilmiyorum) gibi.. O yılların teknolojik gelişiminin getirdiği heyecanı halen taşıyan, video oyunları, bilim kurgu seven, sinemayı çok çok seven bir bireyim. Bir eşim ve bir kedim var. Biraz da bilgisayarım =)

Müziğin farklı dallarında aktif bir biçimde sanat yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Eğitim altyapınızda da klasik kompozisyon bulunuyor. Bu disiplinler arası etkileşimin size kattıklarını bir de sizden dinleyebilir miyiz?

Aslında nitelikli müziğin belli başlı bir tane dayanağı olduğuna inanıyorum, o da çok sesli müziğin tarihi ve külliyatı. Dolayısıyla klasik müzik tarihindeki müzikal parametrelerin bize yaşattığı evrimle şekillenmiş kulaklarımızla yargılıyoruz müziği. Bu bağlamda da türler arasında (yapısal seviyede) çok büyük ayrımlar gözetmeden bir estetik yakalamaya çalışıyorum. Bu sayede aldığım klasik kompozisyon eğitiminin getirdiği armonik, kontrapuntal ve diğer tüm kazanımlarımı, önümdeki materyale adapte ederek, arkasında durabileceğim işler çıkarmaya çalışıyorum.

Kendinize örnek aldığınız sanatçılar kimler?

Bir önceki sorudaki cevabımda bunu en iyi şekilde becerebilen bir çok isim bana örnek oldu müzik hayatım boyunca. Hem icracı hem de müzik yazan biri olunca, iç içe geçen şekilde bir çok müzisyenden beslendim / besleniyorum doğal olarak. Quincy Jones, Onno Tunç, Arif Mardin, Emin Fındıkoğlu, Maria Schneider, Aydın Esen, Keith Jarrett, Craig Taborn, Allan Holdsworth.. Yazdıkça yazasım geliyor!

Geleceğe yönelik projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Kendi işlerimi toparlamaya sıra gelirse; quartet bir caz albümü kaydetmeyi planlıyorum (3. Solo albümüm olacak), ardından belki bir solo piyano albümü ve sonrasında da yaylı çalgılar ve piyano için bir albüm yapma planım var. Müzik hakkında bir tv programı yapmak gibi bir projem de var sırasını bekleyen.

Ortaya koyduğunuz müzik, doğal bir dile sahip. Yapmacık kalıplardan uzak, hem dinleyiciye hoş gelen hem de sanatsal derinliği, entelektüel bir ağırlığı olan, eşine az rastlanır bir dokusu var. Üretirken dinleyiciye hitap etmeyi önceleyen bir motivasyonunuz var mı yoksa kendiniz için yaptığınız müziği dinleyici de sezgisel olarak kavrayıp kucaklıyor mu?

Müziğimle ilgili bu kadar güzel ve anlamlı bir iltifat ettiğiniz için çok teşekkür ederim öncelikle, çok anlamlı benim için böyle hissettirebilmek. Bütün derdim bu aslında. Bir çok müzisyenin alıntı yaptığı Wynton Marsalis sözü ‘müziğin ilk dinleyicisi icracısıdır’ benzeri bir yaklaşım benimsiyorum temelde. Yani ben de bir dinleyici olarak daima uzaktan bakmaya gayret ediyorum üretimlerime. Ticari kaygılar ya da hedefler doğrultusunda dokunamıyorum kaleme veya piyanoya; para kazanmak için yaptığım işler bile olsa bu konuda beni klişelerden kaçmakla mükellef tutan bir eğitimim var sanırım. Ne mutlu bana bu dengeyi kurabildi isem.

Sizi etkileyen, okuyucularımızın da ufkunu açacağını düşündüğünüz albümler ve sanatçılar kimler olabilir?

Üff bu çok zor tabii =) Tarzlar arasında bir ayrım da yapmadığım için pek, seçmek güç. Ama birkaç daldan örnek vermeye çalışayım.

Caz konusunda beni en etkileyen işlerden biri Keith Jarrett’in ‘RIO’ isimli tamamı doğaçlama parçalardan oluşan bir solo piyano albümü; bir konsere çıkıp müzik yazarcasına doğaçlama çalmanın zirvelerinden. Bir başka ufuk açıcı iş, ülkemizin dünya çapındaki az sayıda sanatçısından biri olan Aydın Esen’in Columbia Records’tan çıkan ‘Anadolu’ albümü. Saksafon devi Kenny Garrett’in tarihi figür John Coltrane’in müziklerini icra ettiği ‘Pursuance’ albümü olabilir… Chick Corea ‘Now He Sings, Now He Sobs’ piyanistliğime şekil vermiş olabilir.. Bad Plus grubunun ‘Rite of Spring’ yorumu da dinlenmeye değer.

Ama bir de ‘aranjörlük’ konusunda bana şok geçirten örneği vereyim; Mussorgsky’nin ‘Çıplak Dağda Bir Gece’sinin Rimsky Korsakov düzenlemesi olduğunu epey geç öğrenmiş ve orijinal halini dinleyerek karşılaştırmıştım. Aranjörlük nedir tarihi nasıl yazılmış görmek isteyenler için öneririm =)

Yeni albüm projeniz var mı?

Bkz. Geleceğe yönelik projelerim sorusu.

Sizi çok etkileyen, unutamadığınız bir sahne deneyiminiz var mı?

Taze bir deneyimim var aslında. Bu yıl 2.si düzenlenen İstanbul – Show of Hands doğaçlama festivalinin kapanış sanatçısı olarak sahne aldım. Festivalin konsepti gereği, 45 dk süresince doğaçlama yapmak durumundasınız. Birkaç ay buna mental ve piyanistik hazırlık yapmama rağmen (ve hayatım sahnede doğaçlama kesitler ve-veya sololar çalmakla geçse de) seyircinin önüne çıktığımda gerçekten uzun süredir olmadığı kadar heyecanlandım. Piyanoya oturduğumda girişeceğim maceranın nereye evrileceği konusunda hiç bi fikrim yoktu =) İlk notadan son ana kadar kontrollü bir öfori halinde performans gerçekleştirdim. Kalabalıklık-sadelik, tonalite-atonalite, yüksek-düşük ses seviyesi gibi uç dinamikler ile geçen heyecanın ardından yumuşak bir finale evrildi performansım. Son notayı çaldıktan sonra gözlerimi açtım ve aldığım alkış bir ömür benimle kalacak kadar büyük bir duygu yaşattı bana.

Sizi etkileyen, hayatınızda düstur edindiğiniz bir söz, bir felsefe var mı?
‘Memento Mori’ olabilir, Marcus Aurelius’tan gelsin!

Caz müziğine ilgi duyan, piyanistlik veya bestecilik alanında çalmaya ilgi duyan gençler için tavsiyeleriniz nelerdir?

Günümüzde artık teknolojinin yardımıyla her türlü eğitim materyali veya müzik literatürüne ulaşmak mümkün. Dolayısıyla gençlere şunu/bunu çalışın demek yerine bana en faydası olan kavramsal tavsiyeyi vermeyi seviyorum; önünüzdeki işi (bu iş sizin için önemsiz olsa bile) çok titizlikle ve iyi yapmaya çalışın – o işlerden biri size vesile olacak önemli insanların kulağına gidiyor muhakkak. Bir de peşine düştükleri müzik dilinin en iyi örneklerinden 2-3 tane seçip, onları ezberleyene kadar dinlesinler...



Fix Menü: (Bunlar röportaj yaptığım herkese sorduğum ortak sorular)

Hayatınızı değiştiren, çok etkilendiğiniz bir sanat eseri var mı?

Aydın Esen – Timescape albümü.


Hayatınızı değiştiren, çok etkilendiğiniz bir “kahramanınız” var mı?

Aydın Esen =)


Bir film veya roman karakteri olsaydınız hangisi olurdunuz?

Obi Wan Kenobi – Star Wars


Nerede yaşamak istersiniz?

İmkan olsa, San Francisco.


Bir kereliğine geçmişe gidebilme şansınız olsaydı, bunu kiminle tanışmak için kullanırdınız ve ona ne sorardınız?

Ennio Morricone – Soru sormadan ne anlatsa dinlerdim.


Hayatınızda hiç yeri olmayan, varlığına ihtiyaç duymadığınız bir sanatçı var mı?

Vallahi buna verecek cevap bulamadım, ihtiyaç duymadığım sanatçıları zihnimde tutmuyorum sanırım =)


En sevdiğiniz müzik eseri hangisi?

Buna da cevap vermek imkansız gibi bişey =) Bernard Herrmann – Psycho Suite diyeyim.


En sevdiğiniz roman hangisi?

Arthur C. Clarke – Rama’yla Buluşma


En sevdiğiniz film hangisi?

Buna 2 cevabım var: The Game – David Fincher / The Matrix – Lana&Lily Washowski

Son olarak, sizi takip etmek isteyenler için sosyal medya adreslerinizi paylaşır mısınız?

Tabii: Instagram: @erorkut / Twitter: @erorkut / www.ercumentorkut.com

Exit mobile version