ASTROLOG EMİRE TUĞÇE AKARLAR

BİR CALLİSTO ÖYKÜSÜ

28.01.2022

Hafta başında Ryan Reynolds’ın Free Guy filmini izleme fırsatı buldum. Film; kahramanımız Guy’ın sabah rutini ile başlıyor. Akvaryumdaki balığına selam verdiği sahnede film beni bir anda Truman Show’da başka bir rutinin parçası, farklı bir gerçekliğin esiri olan Truman Burbank’e götürdü. Her sabah aynasının önünde hazırlanan Truman kapıdan çıktığında; ‘Günaydın! Ah! Olur da sizi tekrar göremezsem şimdiden iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler’ diye selamlardı.

  Jim Carrey, Truman Show

                                                                            Ryan Reynolds, Free Guy

Burada da gene küçük bir pencerede, hayat dolu bir adamın sıkışmışlığını yakalıyordu yönetmen akvuryum üzerinden. Guy; balığına her sabah, ‘Günaydın, bugün farklı bir gün olacak Goldie’ diyordu.  Free Guy da; bir oyun içinde, farkındalık kazanan bir yapay zekayı konu alıyor. Yani aslında Guy da, Truman gibi, başlangıçta içinde yaşadığı dünyayı gerçek zanneden bir karakter. Onun için yazılan metne göre sürdürüyor yaşamını. Bu bir spoiler değil, zaten filmin konusu burada başlıyor. Truman gibi ne zaman ki Guy; artık rutinlerinin esiri olmaya karşı gelip, direksiyona geçmeye karar veriyor, işler orada karışıyor.. 

Bunu gördüğüm anda ilk merakımı çeken şey; Ryan ve Jim’in haritaları arasında benzerlik olup olmadığıydı.. çok teknik konulara girmek istemesem de, ikisinin haritalarına baktığımız zaman, aslan ve kova aksında Satürn ve Jüpiter karşıtlığı olduğunu görüyoruz.. Jim’in kuzey ay düğümü Aslan burcunda ve Ryan’ın Satürn’ü tam bu nokta ile kavuşuyor. Gökyüzünde Satürn şu sıralar nerede derseniz; O da gene Kova burcunun 15 derecesinde. Yani tam bu karşıtlığı tetikleyen noktadan geçiyor ve bunun benim dikkatimi çekmesi de aslında bir tesadüf değil. Truman Show’un vizyon tarihine baktığımız zaman 98 senesinde aynı derece Uranüs tarafından etki alıyor; Free Guy’ın vizyon tarihinde ise gene Uranüs bu sefer kare açı ile aynı noktayı harekete geçiriyor. İşte astroloji merakı bunları yakaladığınızda muazzam bir heyecana ve aşka dönüşüyor. Ne var peki bu derecede?

Ursa Majör, Büyük Ayı

Bu derece Büyük Ayı takım yıldızı ile ilgili. Mitolojik öyküsüne baktığımız zaman; Artemis’in yanında sadakat yemini etmiş, elini eteğini dünyevi işlerden çekeceğine söz vermiş, gözdesi Callisto hakkında olduğunu görüyoruz. Zeus’un kural tanımadığını hatırlarsak, uyurken görüp aşık olduğu Callisto’nun yanına, O’nu ürkütmemek için Artemis kılığında gelir. Callisto Artemis’ten çekinmeyecektir ve fakat bu dakikaların ardından hamile kalacak Arcas adında bir oğlu olacaktır. Artemis, hamile olduğunu gördüğünde sözünü tutmadığı için Callisto’yu bir ayıya çevirir.

Jupiter sous les traits de Diane surprenant Calisto, Noel Halle

Avcı olan Callisto artık bir ava dönüşmüştür; oğlu büyüyecek ve bir gün ormanda avlanırken annesi olduğunu bilmediği bu ayıya nişan alacaktır. Zeus izlemektedir neyseki de;  bir hortum ile oğlunu ve ayıyı yutar; gökyüzünde anne büyük ayı, oğlu ise küçük ayı olarak belirir.

Jupiter and Callisto, Jacopo Amigoni

Öykü bize kandırılan ve gerçek annesinden kopartılarak, başkaları tarafından yetiştirilmiş bir erkek çocuğunu anlatıyor. Etrafı tehlikelerle dolu.. Ayıya dönüştürülmüş bu kadın ve oğlu için sadece Artemis değil, Hera’nın intikam arzusu da bir tehdit unsuru. Art niyetli, gerçekleri bilen ama oyuna devam eden insanlarla çevrili bu ortamda bir kontrolsüzlük söz konusu. Kaos çıkartarak, bir düzen kurma çabası var. Büyük ayı(Ursa Majör)’e bakarsanız, yanında Canes Venatici’yi görürsünüz; Av köpekleri. Aşağılık kompleksleri olan, üstlere yaranma çabasında olanların gezindiği bir bölge. Zorbalar, kibrine ve egosuna yenik düşen insanların diyarı.

Filmlerin konusuna yeniden geldiğimiz zaman; iki karakter da gerçekliğinden kopartılmış bir senaryoda akışı değiştirmek üzere; hırslı manipulatif kişilere karşı başkaldırma cesareti gösteriyor. Denize açılmak en büyük korkusu olduğu halde, ölümüne açılıyor, artık yönetmen saçmalamaya başlıyor, ortam öyle çirkinleşiyor.. Diğer filmde de,….. işte burada yazarsam spoiler olacağı için film yeni ve henüz izlemeyenleri düşünerek detaylandırmayacağım ama benzer bir mücadeleye girişiliyor..

Peki; bunlar gökyüzünün senaryolarla bize yansıyan hali, günün sonunda bugün; aynı gökyüzü altındayız ve kendi yaşamlarımızda da bu dinamikler tetiklenmekte. Bunu nasıl yorumlamalıyız?

Önümüzdeki hafta bu bölgeyi harekete geçiren Satürn ve Uranüs karesi, Güneş tarafından tetiklenecek; tetiklenme, ilerleyen dönemde Merkür, Venüs ve Mars ile devam edecek:

Şubat ve Mart ayında yönetim biçimi ile insanları kargaşaya sürükleyen kişilere ve ortamlara dikkat edin. Sanatsal konularda başarılı ve umut verici gelişmelerin yanı sıra; şeytan olmadan adam çarpmaya kalkışanlara da sıklıkla rastlayabiliriz. O yüzden her türlü güvenlik önlemini aktive edelim.  

Güç ve iktidar savaşlarına çok meraklı olanların, önümüzdeki iki ay boyunca yaşayacaklarını; eğlence programı tadında takip edersek, epey keyifli olabilir. Freni kopuk kamyon gibi giden biz değilsek, korkmaya gerek yoktur.

‘Kalp krizi’ çok yaygın olduğundan ve sürekli dile gelmekten sıradanlaşıyor oysa özellikle gençlerde ve kalp kası yeterince güçlü olmayan kişilerde oldukça ciddi bir konu; kalp sağlığımızı lütfen ama lütfen ihmal etmeyelim!

En büyük özlemimize kavuşmanın heyecanını taşırken; eski konforumuza muhtaç kalacak bir adım atmamak için, düşünmeden harekete geçmeyelim. Özlemlerimizi gözden geçirelim.

Dolduruşa gelip, büyük söylemlerin günün sonunda esiri olan biz olmayalım. Körü körüne güzel sözlere aldanıp, bayram değil seyran değil neden biz öpüştük şimdi diye bir zahmet merak edelim…

Evren muazzam bir eş zamanlılıkla çalışıyor… Bir bakın bakalım, sizin hayatınızda bu dönem neler oluyor.

Tüm bunları yorumlayabilmemi sağlayan beni yetiştiren kıymetli Oğuzhan Ceyhan Hocam’a teşekkürlerimle.

Sevgiler

Emire Tuğçe Akarlar

Exit mobile version