1)Aramızda tekrar sizi görmek çok güzel Ergün Gündüz. Sanatınızı hepimiz yakından takipteyiz. Sürekli aktif olarak sanat hayatında yer almak nasıl bir enerji gerektiriyor hayatta?
Yıllar geçiyor elbette, herkesin kendine ait bir karakter yapısı vardır. Bu doğuştan olduğu gibi üstüne ekleyerek geliştirilen bir benlik yapısı. Sanırım ben de sanata olan ve hiç bitmeyen aşk, o enerjiyi yaratıyor. Var olmanın enerjisi…
2) Karikatür dergilerinin kapatılması hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Mizah dergilerinin var olup, yok olması da çok anormal bir durum değil. Bu biri biter biri başlar gibi olurdu. Usta çırak ilişkisi. Bu durum çırak biraz büyüyünce kendi dergisini çıkarmak istemesine benzerdi. Şimdiler de artık biten bitiyor ve yenisi klasik mizah dergisi mantığında ki gibi maalesef yenisi başlamıyor. Zaman dijital zaman, her şeyi değiştirdiği gibi mizah dergileri de değişiyor, değişmek zorunda. Hayatlarımız elimizdeki telefona sıkıştırılmış durumda. Sabır hiç yok. Herhangi bir şey indirme süresi saniyelerden daha fazla ise indirmekten vazgeçip diğerine atlıyoruz… Bir tabloya uzun uzun bakmak artık çöpe gitti. Hareketsiz olan her şey arkaya düşüyor… Video çağı diyelim. Uzun bir konu. Çocukları evde sakince TV karşısında tutan tek şeyin hızlı hareket eden çizgi filmler olduğunu unutmayın. Çocuklar bu yüzden devamlı kovalamacı filmlere bakarlar. Aksiyon biterse dikkatleri dağılır. Aksiyon devam ederse sessizce hipnoz olmuş gibi baka kalırlar. (Tom ve Jerry-Bugs Bunny-Road Runner). Şu an dünya böyle. Hepimizi çocuk ettiler. Mizah dergileri, sanal dijital platformlarda paylaşılan karikatürler, komik videolar şekline büründü. Sanırım daha da değişecek. Elle çizilen kayıt üzerindeki çizimler az olacağından belki daha değerli olacaktır. Kim bilir!
3) Çizimlerinize yönelik yurt dışından gelen yorumlar oluyor mu?
Olmaz mı oluyor elbet. Zaten son dönem çizimlerim yurtdışında basılıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nden yayınlanarak başlayan dergilerin süreçleri tüm dünya da ki büyük şehirlerde kitap evlerinde yer alınca buna internette dahil okuyucu kitlesi çoğalıyor. Bol bol yorumlar oluyor. Bunları izlemek internette mümkün. Birçok Amerikalı okuyucunun benim sanatımı beğendikleri ve yayıncı firmayı arayıp, beni kaçırmamaları için fiyatını yükseltin diye yorumlarda bulunduklarını okudum. 🙂 bu güzel bir şey sonuçta… Amerika da ‘comic’ dergilerinin çizimleri için kritikler var. Puanlama yapılıyor. Yorumların videoları yayınlanıyor. Birçok Youtuber var. Olumlu olan her yorum sanatçıyı mutlu ettiği gibi daha iyiye doğru yönelmesini de sağlıyor. Bu bir haz, sonuçta duygusal insanlarız.
4) Sizi hangi sosyal medya hesaplarından takip edebiliriz?
Instagram ve Facebook‘ta daha aktifim. Ayrıca Twitter ve Pinterest‘de görüntülenen illüstrasyonlarım var.
1980’li ve 1990’lı yıllarda birçok tek hikâyelik çizgi roman yapsam da o dönemlerde popüler olan Streo Seyfi ve Hasan ile Ergün tiplemelerimdir. Halen devam etmekte olduğum American Comic dünyasının kült karakteri Vampirella’ yı çizen artistlerden biriyim. Bunu da söylemeden duramayacağım, dünyanın en seçkin üniversitelerinin başında gelen Princeton Üniversitesi yayınlarından çıkmış bir de grafik romanım var.
6) Her yerde ilham geldikçe çizer misiniz yoksa özel bir yeriniz mi var, yani atölyede mi çalışırsınız?
“Ergün Gündüz’le İstanbul” kitabımda olduğu gibi yanımdaki güzel defterlere, bulunduğum yerlerde çizimler yaparak doldururum. Bu defterlerdeki çizimleri kullanarak İstanbul kitabını oluşturdum. Sonradan Adana ve Büyükada sketchbook kitapları da yaptım. Buradan da anlaşıldığı gibi bazen sketchbook defterlerine gezerken not alır gibi resimler, çizimler yaparım. En çok sanat ile haşır neşir olduğum yer ev-atölyemdir. Orası mutluluk mekanıdır her sanatçı için… Kendinle baş başa yanında boyaların fırçaların, kağıtların, bilgisayarın, müziğin ve sevdiğin her şeyle içinde yatar kalkarsın…
7) Resimlerinizde yansıttığınız kadar marjinal bir karakter misiniz? Hayatta sizi neler tetikler?
Hayat benim için heyecandır. Eğer heyecan bitmişse hayat da bitmiştir. Buradaki heyecan ille de marjinal sporlar yapmak değildir. Elbette onları da yaptım mı? Yaptım tabii ki de ama benim heyecan dediğim her şeyi kapsıyor. Heyecan duyacağım bir sanatın içinde yoğrulmak, fikir mikserine girmek, aşklara kucak açmak, bir kadını , doğayı, hayal ürünü fantastik bir dünyayı aşk ile resmetmek, sohbet etmek, izlemek, koku almak vs… vs… En büyük heyecanlar, küçük kenarda kalmış detayları fark ettiğimde ortaya çıkar benim için… Aramaya da gerek yok o çıkar zaten senin önüne, öyle kodlanmışım gibi…
8) Meşhur olmak ile düzenli çalışmak arasındaki bağda sorumluluklarınız var mı yoksa keyfiniz mi hayatınızı yönlendirir?
Sanatçının ruhunda kendi dünyasının içinde yaşamak vardır zaten diğer bir yandan da profesyonellik var. Bitmesi gereken bir resim belirli bir tarihe göre düzenlenmişse o sonuca ulaşmak için de çaba gerekiyor. Uykusuz geceler de dâhil. Bazen tam zamanında bazen de gecikmeli mutlaka biter işler… Yorulduğumda dinlenmek için başka bir resim yaparım. Yorulanın bedenimden çok beynim olduğu için.
9) Sanatçı tarafınız tüm hayatınızda egemen. Yeteneğiniz sanki çocukluktan. Doğru mu bildik?
Doğuştan olduğu kesin. Sanatçı kendi yeteceğinin farkına varması ya da küçükken onu doğru yönlendirecek ebeveynleri, eğitmenleri olduğu taktirde bu süreci çok çalışarak daha önce de dediğim gibi bilgisini, tekniğini geliştirerek insanları, doğayı izleyerek kendini geliştirerek sanat akımlarının neresinde olduğunu saptamalı ve üretmelidir. Kendini her anlamda tanımalıdır…
10) Dünya sanatçılarından etkilendiğiniz isimlerden kimleri sayabilirsiniz? Yazar, ressam, müzisyen, vb…
Puufff… O kadar yetenekli sanatçılar var ki geçmişten, dünden, bugünden… Zor bir soru oldu bu!… Benim için Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa tablosundan çok icatları için çizdiği eskizler daha heyecan verici olmuştur. Tıpkı Rembrant’ın ışık, gölge ile oluşturduğu tablolardan çok çini mürekkebi ile yaptığı tarlada ki kadınların hayatlarından detaylar gibi… Rus ressam Repin’in tablodaki kompozisyonunun hareketli olması gibi… Francis Bacon gibi, Ashley Wood gibi, Mozart, Vivaldi,j.j. Cale, Jodorowsky, İsaac Asimov, Hugo Pratt, Frank Frazetta, Akira Kurosawa. Myazaki. Juan Gimenez. James Jean .G.G Marquez gibi Fransız sanatçılar, uzak doğu sanatçıları gibi gibi… Sonsuz bir çağlayan gücü ile gürül gürül akan sanatçılar ile hep beraber akıp durmak… Beni etkileyen birçok sanatçı, tarzım benzemese bile onun yakaladığı bir şeyi benim içine sokması yeterli. Bende onu harmanlayıp kendimde üstüne ekleyip onu yeni ve farklı hale dönüştürebiliyorsam o güzel yaşam heyecanına dalmışım demektir. Bunu bize doğa da yapar bulutları seyrederken hareketlendiklerinde onları bir şeylere benzetmemiz gibi…
11) Ciddi, entelektüel, esprili ve dikkat çekici bir insan görüyoruz bakınca resimlerinize. Bize yeni projelerinizden bahseder misiniz?
Bu tanımlamanız için teşekkür ederim. Hala daha iyisini yapmalıyım dedikçe, yetinmemekle devam ettikçe projeler bitmez… Tablolarımdan büyük bir sergi açmak, yeni grafik romanlar üretmek, farklı ev yapmak, film yönetip oluşturmak önümde ki yapacaklarımın arasında…