Ayşe Polat ile Edebiyat ve Şiirden…
HABER: SUNA BAYKAM SAPAN
- Günce Yayınevi ile Sosyete Art Kültür ve Sanat Sitesinin başlattığı seri röportajlarda sizi aramızda görmek bizi gururlandırıyor. Öncelikle sizi okurlarımıza tanıtmak için kısa özgeçmişinizi bize yazar mısınız Akabinde sizin kadar değerli bir şair ve yazara sorularımızı sunacağız.
Çok teşekkür ederim Suna Hanım. Sizi tanımak da öyle. Öncelikle herkese merhaba.
Ben Antalya Manavgat’ta doğdum. İlkokul ve ortaokulu Manavgat Taşağıl’da, liseyi Antalya Sağlık Meslek Lisesinde bitirdim. Malatya İnönü Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesinden mezun olarak yükseköğrenimimi tamamladım. Çiftçi bir ailenin yedinci çocuğuyum. Hatta “yedi numara” adıyla bir şiir yazmıştım. “Bende gülüşün kaldı” Şiir kitabımda yer aldı. Yıllar da geçse, okuyunca gülümserim. Severek okurum.
Yurdun çeşitli illerinde öğretmen olarak uzun yıllar görev yaptım. Evli ve iki çocuk annesiyim. İlk şiir kitabım, “Sevda Vurgunu” 2017 1.Baskı// 2019 ikinci baskı.
“Bak Ne Diyor Yüreğin!” öykü ve deneme kitabım 2019
“Bende Gülüşün Kaldı” Şiir kitabım 2021’
“Aynalar Çarşısı” öykü kitabım 2023 yılında Günce Yayınları tarafından okuyucuya sunuldu
Yazma serüvenim, kalp krizi sonucu annemi kaybettikten sonra 35 yaşımda başladı. (Deve dokuzunda, insan otuzunda); Bir anlamda içsel bir yolculuk ve sağaltım olan bu kalem arkadaşlığı, giderek tutkuya dönüştü. Yazmamda iyi bir okur olmamın büyük faydasını gördüm.
Annemin ve babamın okur-yazar olmadıkları hâlde birçok halk hikâyelerini ezbere anlatmaları, kulağımda fonetik miras etkileri bıraktı. Dolayısıyla ocak olan anneannemden el alan annem, hikâye anlatıcılığı geleneğini uzun kış geceleri yanan sobanın etrafındaki dokuz çocuğundan yedincisine aktardığının farkında bile değildi.
Antalya’nın “kadı kaçıran yağmurlarında” tüm ev halkına, sesli hikâye okuma görevini bana veren babamın hikâye sevmemdeki payı büyüktür. Eline kalem, gönlüne öğretmenlik bulaşan birisi olarak öykü ve şiir, beslendiğim ana damarlardandır.
Kırk yıldır yanarım ben bu hasretle // Usta değil çırak olmak muradım
Korlar küle döndü al beni savur // Bu ocakta benim de anılsın adım.
2. Türk kadını olarak düşüncelerinizi aktardığınız edebi eserlerinizde hangi mesajları veriyorsunuz?
Bir ana ve öğretmen olarak en güçlü yönlerimden birisi gözlemdir. İsterim ki, her insan yaşamda alnı ak, başı dik yürüyebilsin. Bunun için gerekli yeterlilikte yetişsin. Bunun da temeli eğitimdir, üretmektir, en önemlisi bir meslek sahibi olmaktır. Tutunacak dal aramak yerine, kendisinin o ağacın kökü olduğunu, gövdesi olduğunu bilmesidir. Dolayısıyla normal bir ruh sağlığı ölçütlerinden olan sevmek ve üretmek benim mesajlarımın temelini oluşturur.
Sevgi olmadan toprağa ekilen nohut bile çürüyor. Bunu “aptal nohut” deneyinde gördük. Sırf insanlar üzerine “aptal nohut” yazdı diye, filizlenmek yerine tohum çürüdü.
İnsan da aynıdır. Sevilmediği yerde başı ağrır. Çiçek gibi solar gider. Sevildiği yerde enerjisi yükselir, üretir. En çok verdiğim mesaj budur. Kendini tanımak! Nerede olmak ister?
Ne yapmak ister? Bunun farkında olmasını isterim. Yaşam bize sunulan bir armağandır. Peki, SİZ BU DÜNYAYA NE İÇİN GELDİNİZ? Ben bu iş için yaratılmışım denir ya hani. Bunu düşünüp fark etmek yaşamın mayasını oluşturur. Sonrası kolaydır. “yola çık! Yol sana görünür.” Der Mevlana.
Öğretmenlikten kalan bir durum sanırım bu duruş. Sevgi, aşk, dostluk, dürüstlük, vefa, konularında mesajlarım daha sık oluyor.
3. Sevdiğiniz şiirlerden birkaçını buraya ekler misiniz?
Elbette. Seve seve okurum. Şiir deyince akan sular durur benim için. Çünkü tüm öğrenim hayatım boyunca resmi törenlerin vazgeçilmeziydi benim şiir okumam. Şiirle aramızda güçlü bir bağ var.
İTİRAF
Gözlerin deniz diplerindeki yosunlar gibi
Yeşil, ıslak, derin
Dünyanın öbür ucuna da gitsen
Sol yanımda durur yerin.
İster susuz kalayım, istersen yaksın güneş
Çatlasın dudağım, kurusun dilim
Adının geçtiği yerde şimal rüzgârları eser
Ferahlatır serin serin.
Yayılır bir tebessüm
Mahkûm özgürlüğe koşar,
Öksüz yeniden doğar,
Öyle ya, aşk hırkasın giyen,
Canansız canı neylesin.
Esecekse hoyrat rüzgâr
Savuracaksa deli deli
Ayağına değen taşlar önce beni örselesin.
8 Ocak 2019
UMUT
Bulutların arasından buz mavi
Gökyüzünden düşüvermiş karlara
Hasretin her gece yeniden beni
Sürükler, götürür uçurumlara.
Adını andıkça büyür nefesim
Şimdilik bahara kaldı hevesim
Ne sesin geliyor ne benim sesim
Haykırsam duyulmaz o diyarlara.
Umudu gül gibi göğsüne takıp
Unutmadan kuşlara buğdaylar atıp
Tüm mesafeleri ateşte yakıp
Savur küllerini o rüzgârlara…
20 Ocak 2021
YER YARILSA
Dostluk da bozguna uğrar
Kırılır içten içe,
Çöker akşama keder
Deniz kenarında bir poşet kadar abes
Babanın günahını evlatlar çeker.
Başkasının yerine utanmaktan
Yorulur da ar,
Ülkemde konuşulmaz bazı günahlar.
Konuşulsa da,
Yer yarılsa içine girsem dersin böyle zamanlar
Bataklıkta bir gül olmak kadar yanlış
Yapandan çok söyleyeni yuhlarlar.
3 Temmuz 2021
4- Şiiri ben de çok severim. Okurken hep bir denizde dalganın götürdüğü yere gidermişim gibi hissederim. Günce Yayınevinden çıkan kitaplarınızda şiiri ele alırsak duygularınızı öğrenebilir miyiz? İlhamınızın kaynağı nedir?
Çok bilindik gibi görünse de aynı zamanda çok güzel bir sorudur bu. İlham dediğimiz esin perisi ne zaman gelir- konar yüreğimizin ucuna? Yazmak için yollara düşüp seyahat eden de var. Bir ekmek- bir hırka çile evine çekilip kendini dinleyen de.
Benim şiirlerimin yazılışının belli bir zamanı ya da mekânı yoktur. Bana göre yarası olmayan şiir yazamaz. Yara, külfet gibi görünse de, yazmak bu yolculuğun nimeti ve ganimetidir.
Şiir, “kırılan dalın çıkardığı ah! Sesiyse eğer,” diğer insanlara bu yarayı gösterebilmeniz şarttır. Bu anlamda, cesaret ve samimiyet gerektirir. Özden gelmezse yazılanlar, diğer bir kalbe ulaşamaz.
Her şiirin bir öyküsü vardır. Benim şiirlerimde mutlaka gönül telini sızlatan bir olay yaşanmıştır. Burada öznelerden değil, yüklemlerden bahsediyorum. Empati dediğimiz sezgiyle birlikte dizeleri yazdıran odur. Bir seher vakti uyandığın anda ya da gecenin leylisinde yazmışımdır. Zamanı ben değil, esin perisi tayin eder. Çeyrek asır sonra yolda rastladığım eski bir dost için şiir yazdığım da olmuştur, oğlumun doğumunu hatırlayıp kaleme sarıldığım da.
OĞLUMA!
Atın yağız tayın doru // Dostun halis arı olsun
Uzandığın gök ekinler // Başak başak sarı olsun.
Yandığında bir tas suda //Torosların karı olsun.
Varma namert kapısına // Tam olmazsa yarı olsun.
5-Şiirlerinizi nerede nasıl bir ortamda yazarsınız?
Bu sorunuz beni çeyrek asır öncesi bir anıma götürdü.
Yıllar önce tayin yerim olan Malatya Hekimhan’a giderken ön koltukta oturan, şakakları beyazlamış bir bey, otobüsün şoförüne bir soru sormuştu.
–“İstanbul şiir yazdırır derler, Ankara ise roman. Bu toprakların hikmeti ne ola kaptan?
Otobüsün şoförü Yağdonduran geçidinden geçiyordu. Dedi ki, “bu topraklar beyim, saz çaldırır insana.”
—O niye?
— Çünkü uzun kış geceleri, yollar kardan kapanınca kalırsın sazınla baş başa. Öğrenirsin dilini.
Bana göre şiir gürültü patırtıyı sevmez. Yüreğinin sesini duyabileceğin sessiz, sakin, huzurlu bir atmosferde filizlenir, boy atar. Yüreğin sesini duymazsan dizeleri kaybedersin. Duygu ve düşünce yoğunluğu sükûnette daha iyi hissedilir. İmgeler beyninde uçuşur. “Beni yaz” der. Rahat vermez bir anlamda. Yazınca, “işte bu” der mutlu olursun. Doğanın koynunda, deniz kenarında, karlı bir kış günü sobanın başında, bir öğrencimin hayat hikâyesinde, annemin ölümünden sonra etkilenip, şiir yazmışlığım vardır.
Uzak da olsa dosta bir selam
Mızrabın vurduğu teller bilirim.
Gönülden gönüle hiç görünmeden
Yürekten sunulan güller bilirim.
6-Edebiyatımızın okunmasına destek vererek birçok okuryazara ulaşmaktayız. Sosyete Art olarak ve siz değerli yazarımızın hatıralarından bir tanesini bizimle paylaşmasını istiyoruz.
2017 yılında “Sevda Vurgunu” şiir kitabımın ilk baskısı yeni çıkmıştı. Bende acemi bir yürek. Çocuklar kadar mutluyum, derken bir arkadaşımla çay bahçesine oturduk. İki kahve söyledik. Arka masada birkaç asker resmi üniformalarıyla oturuyordu. Telefonun wats up mesajından bir şeyler yazmaya çalışıyorlar. Birisi okuyor öbürü yazıyor. Arada bir yazdın mı? diye soruyor. Bir kulak kesildim. “Yolculuğun sonunda başlar sevdiğim şarkı radyoda.//ve sen tam ben ayrılırken gelirsin.
Bense herkesle dost ahbap, bir tek senle konuşamam.
Kaldırıp bakamadığım gözlerimde sana ait çok şey var bilesin.
Benim şiirimin dizeleri. Yanındaki arkadaşı, “Kanka” dedi. “Bu daha güzel, bak dinle” diye diğer bir şiiri okumaya başladı. “Bunu yaz, bak! Yemin ederim kız sana cevap vermezse adiyim.” Dedi.
Şiirin dizelerini ve o anki heyecanımı anlatamam. Ellerinde “Sevda Vurgunu”. Belli ki, yeni bir sevdaya yol olacak dizeleri yazıyorlardı. Sevinçten ağlanır mı? Ağlamıştım.
Yazmaya karar verdikleri “yemin” şiirimin dizeleri şöyleydi.
“Ne zaman yansa canın //kırılsa kolun kanadın
Anlatmaya uzun uzun // ilk aklına ben geleyim.
Sırrını ömür boyu taşımazsam kör olayım.”
7- İmza günlerinizdeki buluşmalardan izlenimleriniz nelerdir?
Çok güzel bir duygudur, bir yazarın ya da şairin eserinin okuyucu da karşılık bulması. Ama malum ekonomik şartlarda ilk vazgeçilen maalesef kitaplar oluyor. İmza günlerine de ekonomik nedenlerle birçok yazar ve şair katılım gösteremiyor. En son Manavgat yazarları imza günüm olmuştu. Kasım ayında. Katılım ve ilgi çok güzeldi. Manavgat benim ata toprağım. Dolayısıyla böyle bir sevgi seli beni çok mutlu etti. Kendinize tutulan bir aynada boyunuzu posunuzu görmek, okuyucunun ilgisini hak etmek, insana kendini iyi hissettiriyor.
8-Günce Yayınevini seçmenizdeki faktör nedir?
“Sevda vurgunu” kitabımın ilk baskısı dışında kitaplarımın hemen hepsi Günce Yayıncılıktan çıktı. Benim kişisel tarihimde en önemli faktör, sevgi ve güvendir. Şüphe duyduğum ağacın gölgesinde durmamaya özen gösteririm. Bu duruşumda genetik mirasımın da etkisi olduğunu düşünürüm.
Tercih nedenimin en önemli nedeni güven duymam oldu. Ayrıca işinin ehli bir kurumun rehberliğinde kitabının basılması her şairin isteğidir.
Sizin ne dediğinizi dinleyen ve anlamak için çaba gösteren bir editör, kitap yayınlatmak isteyen birisi için bulunmaz nimet. Ne mutlu böyle bir editör ile yolumuz keşişti. Mesleki birikimi ve dürüstlüğü de tercih etmemdeki diğer nedenler.
9-Sosyal medyanın günümüzdeki gücü ile reklama yakın paylaşımlar çoğaldı. Bundan böyle Günce Art kategorimizde sizin eserlerinizi okuyabileceğiz. Bu çok gurur verici bir oluşum. Buradan okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Öncelikle her bir okuyucuma yürekten teşekkür etmek isterim. Eğer onlar yüreklendirmese idi bu kadar cesur olabilir miydim?
Okumak insan soyunun en büyük eylemi. İyi ki, kitaplar var. Birbirimizi tanımasak da, aynı şiirin dizelerinde buluşmak ne kadar güzel bir duygu.
Gençler içinse şunları söylemek isterim bugünden yarına bağ kurmanın en güçlü yolu hayal kurmaktır. Hayaller gerçeğe atılan UMUT OKLARIDIR. ŞARTLAR NE OLURSA OLSUN HAYALLERİNDEN VAZGEÇMESİNLER. Bir gün o testi dolacak ve dışına sızacak.
10-Yeni kitap müjdesi verecek misiniz bize?
Evet, sevgili Suna Hanım. Baharla birlikte çıkacak bir şiir kitabım var. Adını şimdilik söylemeyeyim. Uğuru kaçmasın. Dosyayı Değerli editörümüze teslim ettim. Bu günlerde yine doğum sancıları başladı. İnşallah nisan ayının başında o mürekkep kokusuyla birlikte o kitap kokusunun kapağını aralayabileceğiz.
Bu söyleşi için çok teşekkür ederim. Tüm okuyucularımıza ve size sevgiler sunuyorum.