Bugünkü konuğumuz piyanist, bestekar, müzik direktörü ve eğitmen gibi bir çok ünvanın ve Klasik Müzikli Söyleşiler eğitim odaklı kültür sanat projesinin sahibi, sevgili Ozan Çoban.
1) İlk resitalinizi 7 yaşındayken vermişsiniz. Müziğe olan ilginizi nasıl keşfettiniz, ne zaman eğitim almaya başladınız, nasıl 7 yaşında resital verebildiniz? Anlatır mısınız biraz?
Aile ziyareti sırasında ilk defa piyano görmüştüm. Çok meraklanmıştım ve enstrümanı orasını burasını kurcalamaya başladım. Bu sırada yeteneğimi ilk kez Dr. Emel Ramadanoğlu ve notalarla tanışmamı sağlayan ilk piyano öğretmenim, piyano sanatçısı Esra Ramadanoğlu keşfettiler. Beş yaşındaydım ve Esra abla ile düzenli olarak çalışmaya başladık. Sonrasında ilk resital yedi yaşında kendiliğinden gelmiş oldu.
2) Bir yandan başarılı da bir öğrenciymişsiniz. Özel Darüşşafaka Lisesi’ni Türkiye birincisi olarak kazanmışsınız. Başka bir sürü okula gidebilecekken neden özellikle Darüşşafaka’yı tercih ettiniz?
Sürekli çalışan öğrenci modellemesine hiç dahil olmadım aslında. Ancak o dönem girdiğim sınavlardan yüksek notlar almıştım. Devlet Parasız Yatılı Sınavı, Özel Okullar Sınavı ve Anadolu Liseleri Sınavları gibi… Daçka, duruşu ile eğitimi ile sıcak bir yuva oluşu ve Daçka’lıların arasında oluşan özel manevi bağları ile tartışılmaz ülkemizin en iyi ve kaliteli okulları arasında. Önce Daçka’lı dostların ve kıymetli öğretmenlerin fikirlerine baş vurmuştuk elbette. Sonrasında ailemle okulu ziyarete gittik. Havasını solumak istemiştim. Müzik odasındaki piyanonun da etkisi olacak, o dönem Daçka’lı olmayı tüm kalbimle istemiş ve okullar arasında yapmam gereken seçimi bu yönde kullanmıştım.
3) Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Piyano Bölümü lisans ve yüksek lisans mezunusunuz. Yine başarılı bir öğrenci olarak yurt dışında yüksek lisans yapma şansınız varken Türkiye’de kalmayı tercih etmişsiniz. Hiç düşünmediniz mi Avrupa’da eğitim almayı, gitmeyi, orada kalmayı?
Üniversitenin ikinci sınıfında, Prof. Thomas Steinhöfel’in (Liszt School of Music, Weimar) ustalık sınıfına katılmıştım. Bach-Brahms Chaconne seslendirmiştim. Beğenisini kazanmış olmalıyım ki beni Liszt School of Music’e davet etmişti. Büyük bir lütuftu bu tabi ki. Sonrasında biraz kafam karışmadı değil. Ancak sırf Avrupa’ya gittim demiş olmak için gitmemin çok manalı olmayacağı kanısına varmıştım. Hem piyano öğretmenim Prof. Seher Tanrıyar, hem de kompozisyon öğretmenim Yrd. Doç. Babür Tongur çok yeterli ve çok donanımlı insanlardı. Seher Hanım Cemal Reşit Rey’in, Babür Bey ise Ahmed Adnan Saygun’un öğrencileriydi. Babür Bey’in geldiği ekolü geriye doğru sıralayınca zincir Mozart’a dayanıyordu. Kitaplarda yazmayan bir sürü bilgiyi ve geleneği sayelerinde öğrendim. Gitmememin bir başka sebebi ise ülkemizde nitelikli müziği yaygınlaştırmak ve sevdirmek adına yapılacak çok şeyin olduğunu görmemdi. Ülkede kalarak üzerimde hissettiğim sorumlulukları yerine getirmeyi tercih ettim.
4) Sadri Alışık Kültür Merkezi bünyesinde bir çok oyunda müzik direktörü, bestekar ve piyanist olarak yer almışsınız. “Klasik Müzikli Söyleşiler” projesini hayata geçirme fikri bu tempo içerisinde mi oluştu? Biraz bahseder misiniz?
Hayır, aslında çok da o dönemde diyemem. Sadri Alışık Kültür Merkezi ile takım arkadaşlığımız 2010-2011 yılları olmalı. Müzikli Söyleşiler ise ilk defa 2015 yılında doğdu ve hayata geçti. Daha çok köy enstitülerini araştırdığım bir dönemdi. Bu muazzam sisteme hayran kalmıştım. Ve dış güçlerin dayatması ile kasıtlı olarak kapatıldığını düşündüm. Keman çalmak, piyano çalmak bağlama çalmak seçmeli olan ama zorunlu derslerdi. Yanında kitap okuma alışkanlığı ve tiyatro birinci plandaydı. Yani düşünme mekanizmalarının bilinçli çalışmasına katkıda olan unsurlar. Bunlardan mahrum edilen çocuklar ve nesilleri hayal ettim. Hayatlarımızda bu unsurlar ön planda olsaydı eminim farklı olurdu diye düşündüm ve sonunda Müzikli Söyleşiler ile çocuklarımıza ulaşmaya başladım. Elbette bir sistemi değiştirmek için yeterli değil. Ancak ipin bir ucundan tutmuş oldum. Müzikli Söyleşiler’in başka müzik gruplarını, sanatçıları, ressamları ve yazarları teşvik edici olmasını ve bu çabanın güçlenmesini tüm kalbimle diliyorum.
5) Nedir bu “Klasik Müzikli Söyleşiler”, sizin ağzınızdan dinleyelim isterim.
Bol etkileşimli, anlatımlı, eğitim odaklı bir piyano resitali. Programda, eserler, bestekarlar, dönemler, enstrümanlar konu alınıyor. Tüm program projeksiyon görselleri ile destekleniyor. Tüm eserler canlı olarak seslendiriliyor. Aynı zamanda enstrüman eğitimi alan çocuklarımıza da bu etkinlik içinde sahne alma fırsatı yaratılarak, müziğe yatkın çocuklarımızın bu yolda önlerini açabilmek ve yeteneklerinin keşfedilmesine katkıda bulunmak hedefleniyor. Projenin bir amacı da alışılmışın aksine, seyirci ile mesafeyi ortadan kaldırarak klasik müziğin aslında ne kadar yakınımızda olduğuna ve duygularımıza tercüman olduğunun farkına varmak, merak yaratmak ve teşvik edici olabilmek.
6) Bir de bu projeyle elde ettiğiniz bir dünya rekoru var. 27 İlde 34 bin 558 çocuğa ulaşarak, benzer projeler arasında “en fazla çocuğa ulaşan etkinlik projesi” ünvanıyla dünya rekoru elde etmişsiniz. Nasıl başardınız bu kadar kişiye erişmeyi? Ulaşmak isteyip de ulaşamadığınız şehirler oldu mu?
Evet doğru, bu bir dünya rekoru oldu. Güncel verilere bakarsak da 29 ilde 36 bin 84 çocuğumuza ulaşmış bulunuyoruz. Projeye çok inanarak yürüdüm bu yolda. Çok isteyerek. Ve tabi ki yalnız değildim. Sanatsever Av. Hakan Yazıcı, Merih Uzun, Yeşim Mançe projenin her anında yanımda ve destekçi oldular, Garanti Bankası, Facebook, Yazıcı Legal Hukuk Bürosu, Doremusic, Gradiva Mücevher gibi sponsorlarımız ve Tegv, Açev, Eçev, İşitender, Çydd, Kazım Karabekir Vakfı, Kültür Müdürlükleri, Belediyeler, Milli Eğitim Müdürlükleri, İlkokul, Ortaokul, Lise ve Üniversite İdareleri, Kumbara Eğitim Kültür Sanat Dans Akademi, Tömer, Pan Güzel Sanatlar gibi iş birlikçilerimiz oldu. Gönüllü olarak sahne alan konuk sanatçılarımız ise programı zenginleştirdiler. Bu süreçte yeni bir Türkiye turnesi için sponsor arayışımız devam etmekte. Henüz ulaşamadığımız illere ulaşabilmeyi tüm kalbimle arzu ediyorum.
7) “Klasik Müzikli Söyleşiler” ile ilgili uzun vadeli planlarınız neler? Uzun vadede projeyi yurt dışına da taşımayı düşünüyor musunuz mesela?
Evet düşünüyorum. Başta yurt dışında yaşayan Türk çocuklarımızı hedef alarak sonrasında tüm dünya çocuklarına hitap eden bir format ile bu projeyi daha geniş kitlelere ulaştırmayı arzu ediyorum.
8) Siz aynı zamanda bir eğitmensiniz de. Haliç Üniversitesi Konservatuvarı’nda piyano ve korrepetisyon dallarında Öğr. Gör. olarak görev almışsınız. Şu anda da eğitmenlik yaptığınız bir kurum var mı? Ya da özel ders veriyor musunuz?
İki yıldır Bolu ilimizde ikamet ediyorum. Herhangi bir kuruma bağlı değilim. Çalışmalarımı seçilmiş öğrencilerimle özel olarak sürdürüyorum. Hepsi çok yetenekli ve pırıl pırıl gençler, çocuklar. Çok iyi işler yapıyorlar ve müziğe dört kolla sarılıyorlar. Durum böyle olunca ders yapmak da bir öğretmen için çok keyifli bir hal alıyor.
9) Bireysel çalışmalarınız ne yönde ilerliyor? Albüm ya da dinleti gibi bir planınız var mı yakın zamanda?
Müzikli Söyleşiler hızı biraz yavaşlamış olsa da, yolunda devam ediyor. Bunun dışında bir albüm planım var. Kısa bir süre sonra bu projenin hayata geçeceğini düşünüyorum. Aynı zamanda Müzikli Söyleşiler’den uyarlama olan Sürpriz Konuk adlı çocuk oyununu hayata geçirme arzusundayım. Bu oyun hologramlı bir çocuk oyunu olduğu için çocuklarımızın ilgisini oldukça çekeceğini düşünüyorum. Tabi esas amacımız yine nitelikli müziği çocuklarımıza yakınlaştırmak, tanıtmak ve sevdirmek olacak.
10) Klasik Müzikli Söyleşiler’e katılım sağlamak isteyen çocuklar ne yapmalı? Nereden takip edebilirler etkinlik programını? Bir yaş sınırı var mı?
Genelde okulların sahnelerinde düzenleniyor etkinliklerimiz. Ulaştığımız okullarda katılım sağlamaları yeterli. Bunun dışında kültür merkezi etkinliklerimizi de sosyal medya hesaplarımızdan duyuruyoruz. Instagram’da “muziklisoylesiler” sayfasından takip edebilirler. Yaş sınırımız yok ancak her program belli yaş gruplarını hedef alarak düzenleniyor. Seyirci ile bol etkileşimli bir program olduğundan ve yaş gruplarına göre hitabet dili önem kazandığından ötürü böyle bir düzen tutturduk.
11) Peki, size bireysel olarak ulaşmak isteyen okurlarımız, sizin çalışmalarınızı sosyal medyada nereden takip edebilirler?