Ünlülerin Takibindeki Ressam: Erdoğan Paksoy
Röportaj: Eylül AŞKIN (Click here for English:https://artsandseptember.blogspot.com/2024/01/celebrity-followed-artist-erdogan-paksoy.html )
Bugünkü konuğumuz genç yaşına bir çok başarıyı sığdırmış, ismini katıldığı bir çok sergi ve çeşitli resim yarışmalarında aldığı derecelerle duyurmuş, özellikle yakın zamanda yaptığı çalışmalarla ünlülerin de gözdesi haline gelmiş bir ressam, Erdoğan Paksoy.
- Çizime, resme olan ilginizi nasıl keşfettiniz? Kariyerinizi bu alanda inşa etmek istediğinize nasıl karar verdiniz?
- Çocukluğumdan bu yana resme olan ilgim sürekli beni bir noktada etkilemiş ve hayat yolculuğuma eşlik eden bir yol arkadaşı olmuştu. Arkadaşlarımla birlikte duvarlara, trafolara graffitiler yapmak, okul defterlerimin arasına çizimler ve karikatürler eklemek, resme olan tutkumu gösteren ilk adımlardı. Ancak resmin hayatımın merkezi haline geleceği asla aklıma gelmezdi. Hayatım için dönüm noktası diyebileceğim olay ve beraberinde getirdiği resim hayatına atılmamın yapı taşları 2013 yılında üniversite sınavını kazanamamamla başladı. Üniversite sınavını kazanamamanın hüznü içinde, çizimlerle uğraşırken sosyal medyada da çizimlerimi paylaşmaya başladım. O zamanlar resim bölümünü okumak gibi bir düşüncem bile yoktu. Ancak hayatımı değiştirecek o kıvılcım, ilkokul resim öğretmenim Jale Güler‘den geldi. Onun cesaretlendirmesi ve “Erdoğan, seni resim bölümüne hazırlamalıyım. Kaleminin ucundan çıkacak olan cevherleri görebiliyorum.” sözleri hayatıma tamamen yeni bir yön verdi ve tutkulu bir resim dünyasının kapılarını araladı bana. 6 aylık resim eğitimiyle hazırlandığım yetenek sınavının sonucunda Selçuk Üniversitesi Resim Bölümü‘ne kabul edildim. Bu süreçte tanıdığım hocalarımdan, dostlarımdan ve en başta ailemden çok destek aldım. “Aç kalsam bile ressam olacağım!” düşüncesiyle dolup taştım ve bu büyülü serüvene adım attım. Artık resim benim için sadece bir ilgi değil, bir yaşam tarzı ve tutku haline gelmişti. Ve şimdilerde ise, bu tutkumun peşinden giderek kariyerimi bu alanda inşa etmeye devam ediyorum.
2. Günümüzde özellikle yüksek öğrenimde resim ve müzik alanında eğitim almak isteyen çocuklar muhtemel geçim derdi endişesi sebebiyle ebeveynlerinin korkulu rüyası olabiliyorlar. Sizin ailenizin bu alanda size karşı tutumu nasıldı?
- Maalesef ülkemizde resim ve müzik bölümleri gibi bölümlere karşı hep bir ön yargı vardır ama ben her zaman “Bir insan hangi mesleği severek yaparsa, o meslekte bir gün kesinlikle başarılı olacaktır.” düşüncesi içerisindeyim. Azim ve sıkı çalışmanın getirdiği sonuç insanlar tarafından takdir edilememiş olsa bile, bir gün evren takdir etmeye başladığında, başarı kendi kendine elbette gelecektir. Bu bağlamda ailem de her zaman bana destek oldu ve cesaretlendirdi. Onların cesaretlendirmesi ve inancı sayesinde, güçlü bir şekilde ilerleyebildim.
3. Sitenizdeki öz geçmişinizden oldukça girişken bir karaktere sahip olabileceğiniz izlenimini edindim. Daha lisans öğrencisiyken sergilere eserlerinizi göndermeye başlamış, ilk ödüllerinizi hala öğrenciyken almışsınız. Bireysel hayatınızda da eserlerinizde olduğu kadar cesur musunuz?
- Hayat, bir kere geldiğimiz bir serüvendir ve heyecan duyacak kadar çok kısadır. Her şeyi deneyimlemek ve o deneyimlerden tecrübe edinmek dünyanın en büyük hazzı benim için. Başarı, cesaret ve tutkuyla elde edilebilecek bir ödüldür. Bu yüzden hayatımda cesur adımlar atmaktan çekinmiyorum. Bu adımlarda da birazcık deli olmak ayrıca keyifli olabiliyor. 🙂
4. Resim Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans tezi olarak “Çevre Kirliliği Bağlamında Resimsel Analizler” başlıklı bir tez sunmayı tercih etmişsiniz. Ekolojik dengenin bozulması, çevre kirliliği gibi konular sizi gerçekten kaygılandırıyor mu? Bireysel hayatınızda da bu konularla ilgili olarak sanatınızda taşıdığınız protest tavrı taşıyor musunuz? Bu konuda alakalı kurumlarla ortak gerçekleştirdiğiniz çalışmalar var mı ya da böyle bir teklif gelse düşünür müsünüz?
- Doğa bizi tüm güzellikleriyle misafir eden bir ev sahibidir. Sığınabileceğimiz en güvenilir dosttur. İnsanlık olarak doğanın evinde yaşıyoruz ama her seferinde evine pisliyoruz! Doğanın güzelliklerine olan sevgim, onun acılarını da derinden hissetmemi sağlıyor. Ekolojik dengenin bozulması, çevre kirliliği gibi konular beni gerçekten kaygılandırıyor ve içimde sürekli acı içinde kıvranan bir başkaldırıyı uyandırıyor. Bu dünyanın bir parçası olarak doğaya ve çevreye karşı sorumluluğumuzun bilincindeyim ve bu bilinçle hareket etmeye çalışıyorum. Sanatım, protest bir tavrı taşıyor ve ben de sanatımla sesimi duyurabildiğim her yere taşıyorum. Resimlerimde, insan etkisiyle zarar gören doğayı ve bu zararlı etkinin sonucunda oluşan distopik bir evreni yansıtıyorum. Bu konuda içimde yanan ateşi resimlerimle haykırıyor ve insanları düşünmeye itmeyi, düşünmekle beraber harekete geçirmeyi hedefliyorum. Henüz bir kurumla ortak çalışma gerçekleştirmedim, ancak böyle bir teklif geldiğinde gönülden düşünür ve katkı sağlamaktan onur duyarım. Sanatın gücü, değişimi tetikleyebilir ve insanları bilinçlendirebilir. Eğer bu yolda birlikte hareket edecek cesur ruhlu kurumlar varsa, heyecanla iş birliği yapabilirim. Unutmamak gerekir ki, küçük adımlar bile büyük değişimlere dönüşebilir.
5. Distopya kavramıyla nasıl tanıştınız? Niçin özellikle bu alanda eserler üretmeyi tercih ediyorsunuz?
- Distopya kavramıyla tanışmam lisans dönemimde kendi sanatsal üslubumu keşfetme çabalarımla başladı. Kendimi daha iyi anlamak ve iç dünyamın yansımalarını resimlerimde görmek istedim. Bu süreçte danışmanım, değerli Prof. Dr. Ahmet Dalkıran‘la sık sık görüşür, fikirlerini paylaşır ve onun rehberliğiyle ilerlerdim. Dünyanın güzellikleriyle birlikte, insanlığın doğaya zarar veren yüzünü de görmek beni kaygılandırdı. İnsanlık; sanayi devrimiyle birlikte doğaya olan olumsuz etkisi arttı ve bu durumun yarattığı çevre kirliliği, nükleer bomba denemelerinin sonuçları gibi “distopik” gerçekler, ütopik bir düşünceden uzaklaştırdı bizi. Bu kaygılarım ve endişelerim, distopya temasını keşfetmeme ve bu alanda eserler üretmeyi tercih etmeme neden oldu. Resimlerimde distopik öğelerle gerçek dünyayı birleştirerek, insanlığın geleceğini sorgulamak ve uyandırmak istiyorum. Sanatım aracılığıyla izleyicilerde farkındalık yaratmak, dünyamızı korumanın önemini vurgulamak, çevre ve doğa bilincini artırmak en büyük amacım. Distopik temalar, insanların geleceğe dair düşüncelerini şekillendirebilir ve dönüştürebilir. Bu nedenle, sanatımda bu alana odaklanmak ve insanları düşündürmek için distopyayı tercih ediyorum.
6. Resim yaparken nelerden ya da kimlerden ilham alıyor, nasıl bir ruh haline bürünüyorsunuz?
- Resim yapma sürecim anlık olarak değişkenlik gösterebiliyor. Deliyim ben deli… 🙂 Toplumda yaşanan sorunlar, adaletsizlikler ve çevre kirliliği gibi konular beni içten içe hüzünlendirir ve sinirlendirir. Bunları resimlerimde protest bir tavırla anlatmaya çalışırım. Bazen bir doğal afet, bazen bir rant uğruna katledilen doğa, bazense yere atılan en ufak bir çöp tanesi beni resim yapmaya yöneltebiliyor. İlham aldığım kaynaklar arasında elbette sanatçılar da bulunur. Onların eserlerini inceleyerek farklı teknikleri ve fikirleri keşfeder, kendi sanatımı geliştirmek için onlardan yeni şeyler öğrenirim. Sonuç olarak; resim yaparken iç dünyamı yansıttığım gibi, çevremdeki dünyayı da resimlerimle anlatmaya çalışırım. İlham aldığım her şey beni yaratıcı bir ruh haline büründürür ve resim yaparken kendimi özgür hissederim.
7. Beğendiğiniz, örnek aldığınız yerli ve yabancı ressamlar, çizerler kimler?
- Beğendiğim ve örnek aldığım sanatçılar gerçekten çok fazla. Birkaçını sıralayacak olursam: Rembrandt, Ivan Shishkin, PetrusVan Schendel ve ayrıca tezimde de bahsettiğim, röportaj gerçekleştirdiğim sanatçılardan Tomas Sanchez, Martin Wittfooth, Scott Greene, Constance Mallinson, Scott Greene, Karen Hackenberg, Michael Kerbow
8. Bir dönem film yıldızlarını ve sanatçıları bebekliklerine uyarlayarak Türkiye’de ses getirdiniz. Bu kişisel merakın ürünü olan bir proje miydi? Bu anlamda ilham kaynağınız ne oldu?
- Yeni şeyler denemeyi ve denemelerimde başarılı olmak kadar başarısız olmayı da seviyorum. Ülkemizde yapay zekâ yeni yeni duyulmaya başlandığında ben de bunu merak edenler arasındaydım. “BenMornin” isimli sanatçının çalışmalarını inceliyordum. Denemelerim doğrultusunda inanılmaz sonuçlar alınca bir anda, “Acaba Yeşilçam karakterleri ve onların çocuklukları nasıl görünürdü?” sorusu doğdu aklımda. Bunun üzerinde denemelerim oldu ve üzerinde epey çalıştım. Ortaya çıkan sonuçlar harikaydı ve çok eğlenceliydi. Sonuçları paylaştığımdaysa sosyal medyada büyük beğeni aldı ve yankı uyandırdı.
9. Yine oldukça genç bir ressam olmanıza rağmen özellikle ünlülerin yoğun ilgisi altındasınız. Ünlülerin eserlerinize olan bu ilgisi hususunda ne düşünüyorsunuz? Size göre sizi bu anlamda meslektaşlarınızdan ayıran, ön plana çıkaran özellik ne?
- Resimlerimdeki protest tavırlar, yapay zekâ denemelerim ve insanlığın acımasız yüzünün doğurduğu distopik evrenin kötü sonuçları hakkında oluşturduğum resimler pek çok ünlü isimler tarafından beğeniyle karşılandı. İlk olarak değerli Hande Doğandemir‘in “Dünyada su var mı?” isimli büyük boyutlu resmimi koleksiyonuna eklemesiyle benim için umut ve heyecan oldu. Ve daha sonra üretmeye devam ettikçe kıymetli Cem Yılmaz, Gökhan Türkmen, Sunay Akın, Oğuzhan Uğur, Koray Avcı, Gonca Vuslateri, Sarp Palaur(Şanışer) ve daha pek çok değerli ünlü ismin de dikkatini çekmeyi başardım. Klişelerle değil, gerçeklerle yüzleşiyorum ve bunu resimlerimle ifade ediyorum. Her fırça darbesinde adaletsizliklere, çevre kirliliğine, insanlığın yanlışlarına karşı bir çığlık atıyorum. Bunun farkında olanlar görebilen ve hissedebilenler için bu çalışmalarım onların dünyasında da karşılık buluyor. Bir nevi fırça darbelerimdeki ortak çığlığı paylaşıyoruz. Ve sanırım diğer meslektaşlarımdan beni ayıran şey de geleceğin göz ardı ettiğimiz o distopik dünyasını şimdiden resmediyor olmamdır. 🙂
(Gökhan Türkmen)
10. Çağdaş sanatın modern ve klasik sanata kıyasla daha çok eleştirilmesini ve sanatta dijitalleşme sürecini bir sanatçı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Çağdaş sanatın modern ve klasik sanata kıyasla daha çok eleştirilmesi, aslında sanatın sürekli evrimleştiğinin bir göstergesidir. Sanat, her zaman değişime ve yeniliğe açık olmuştur ve çağdaş sanat da bu değişimin bir yansımasıdır. Eleştiri ve tepki, sanatın canlı kalmasını ve daima ilerlemesini sağlar. Çağdaş sanat, geleneksel sanat anlayışından farklı bir dil kullanabilir ve izleyicilerin alışık olduğu kalıpları yıkabilir. Bu nedenle, bazıları tarafından anlaşılmaz ve eleştirilir. Ancak sanatın temelinde ifade ve özgürlük vardır. Çağdaş sanatçılar, bu özgürlüğü kullanarak farklı estetik ve düşünsel deneyimler sunarlar. Bu noktada değerlendirecek olursam sanattaki dijitalleşme süreci, sanata yeni bir boyut kazandırmıştır bu da elbette eleştirilere yol açabilir. Ancak sanatın doğası gereği, her dönemde değişime uğradığı ve sorgulandığı unutulmamalıdır. Dijital sanatın ve çağdaş sanatın eleştirilmesi, aslında sanat dünyasının canlılığının bir göstergesidir. Ben de çağdaş sanatın bir parçası olarak sanatın sürekli var olan dönüşümünü, özgürlüğünü ve çeşitliliğini değerlendiriyorum. Sanatımı, çağın ruhunu ve teknolojik olanakları yansıtarak eleştirilere açık ama özgün bir şekilde yaratmaya çalışıyorum.
11. Yeni sezonda ve 2024 yılında eserlerinizi hangi sergilerde ve platformlarda göreceğiz? Türkiye’de yakın dönemde elde ettiğiniz başarıların ardından Avrupa’ya da açılmak gibi bir düşünceniz var mı ya da olabilir mi?
- Plan yapmak güzel ama bazen anın tadını çıkarmak da önemli. Sanatçı olarak spontane ve sürpriz dolu bir yaşamı seviyorum. Sadece Avrupa’ya açılmak değil, tüm dünyaya! Şşşh bir sır vereyim, güzel şeyler olacak! 🙂
12. Mesleki anlamda en ütopik hayaliniz ne olabilir?
- Bir gün ayda dünya manzarasıyla resim yapıyor olmak. 🙂
13. Resim dışında ilgilendiğiniz, takip ettiğiniz başka sanat dalları da var mı?
- Elbette! Müzik ve fotoğraf. Hatta 15-16 yaşlarımda rap şarkılar yazıyor, söylüyor ve sahneler alıyordum. Şu anda elektro gitar çalıyorum ve anı fotoğraflayarak ölümsüzleştiriyorum.
14. Okurlarımız sizi sosyal medyada nerelerden takip edebilirler?
- Resimlerimi ve anlarımı görebilmeleri için: www.instagram.com/erdoganpaksoy
Düşüncelerimi ve isyanlarımın bir nebzesini okumak için: www.twitter.com/erdoganpaksoy https://www.threads.net/@erdoganpaksoy
1 Comment
Hem bilgilendirici hem de bir ressamın yolculuğundaki deneyimlerini anlatan söyleşi olmuş tebrikler