RECEP TAYYİP AKSU, ANKARA’DA GERÇEKLEŞECEK “BOXES” ADLI KİŞİSEL SERGİSİNE SANATSEVERLERİ BEKLİYOR…

SÖYLEŞİ: SUNA BAYKAM SAPAN

  • Sosyete Art a hoş geldiniz. Sanat dallarından resim alanını seçmeniz ile alakalı bizlerle neler paylaşırsınız? Öğrencilik yıllarında Reta lakabınız ile tanınan bir ressam olarak sanatınızın gelişimindeki dünü bugünü yarını nedir?

RETA: Selamlar, hoş buldum. Resim alanını seçmek ile ilgili şunları söyleyebilirim; bir reyondan şunu al şunu poşete doldur gibi bir olaydan ziyade küçüklüğümden beri renklerle oynamayı, çizmeyi ve şekiller yaratmayı sevdiğim için, resim sanatını seçmem kaçınılmaz bir sonuçtu; kendimi ifade etmenin en doğal yolunun bu olduğunu düşünüyorum. Eklemeliyim ki; bahşedilen bu yeteneği kullandığım için değil, cesaret gösterilmesi gereken bir yolu seçtiğim için gururluyum. Öğrencilik yıllarımda Reta olarak tanınmamın ardından, sanatımı geliştirmek için neredeyse tamamen fırçaya ve tuvale odaklandım, sosyalleşmeyi ise ikinci plana attım; şimdi ise bu özverili çalışmalarımın meyvelerini yavaş yavaş topladığımı görmek, bana derin bir tatmin sağlıyor. Her şey yeni başlıyor ve her şey çoktan başladı.

  • Sanat nasıl ilginizi çekmeye başladı? Uzun yıllardır okul hayatınızdan beri diyebiliriz ki resim ile ilgili çalışmalarınız var. Resim yaparak zamanınızı değerlendirmek sizi geliştirirken değişik boyutlara da taşımakta çünkü konsantrasyonunuzu sadece resme vererek ilerliyorsunuz. Hedefinizi de sorsak…

RETA: Sanata ilgim, bir sanatçıyla tanışıp onun asistanı olarak çalışmaya başladığım yıllarda daha da derinleşti. Global bir yaşam sürdüren (her sanatçı aslında ulusaldır) ve bunu resim aracılığıyla başaran birini görmek, beni derinden etkiledi ve “Bu işi yapabilirim” düşüncesini uyandırdı. Öncesinde, sanata olan tutkum vardı ama duygularımı nasıl ifade edebileceğimi henüz keşfetmemiştim. Şimdi ise bu ifadeyi sanatım aracılığıyla gerçekleştirebiliyorum.

Kararlarım, hedeflerimi besliyor ve bu hedeflerim arasında en az iki sanat galerisi tarafından temsil edilmek bulunuyor. Şu an için bir atölyem yok, bu nedenle bir atölyede çalışma imkanı ve yabancı dil seviyemi ileri bir noktaya getirme üzerine odaklanıyorum. Hayallerim konusunda ise henüz açıkça konuşamam; bu konuda özür dilerim.

  • İlk bizden duyacak olan okurlara 5 – 15 Eylül de Ankara Çankaya da , Doğan Taşdelen Sergi salonunda gerçekleşecek kişisel serginizin müjdesini verelim mi? Serginizin konusu ve sergileyeceğiniz resim ve enstalasyonlardan bahseder misiniz?

RETA: Çok sevinirim. Özellikle sizlerin ve bu zamana kadar ve bundan sonra ilginiz için, ilgi göstermiş ve gösterecek herkese teşekkür ediyorum. Yaklaşık iki yıldır kişisel sergim üzerinde çalışıyorum ve serginin temel manifestosu, sıradan bir kutunun çok yönlü anlamlarını ve içsel derinliklerini keşfetmeyi amaçlıyor. Kutunun sınırlarını aşarak yeni bir ifade alanı oluşturmayı hedefliyorum. Genellikle saklama, koruma ve sınırlama işlevleriyle bilinen kutular, bu eserler aracılığıyla metaforik anlamlarını, yaşamımızdaki rollerini ve duygusal yankılarını araştırıyorum. Her kutu, izleyiciyi içsel bir sorgulamaya, dış dünyayla olan bağlarını yeniden düşünmeye ve sınırları aşmaya teşvik ediyor. Çocukluğumda “Kapalı kutu gibisin” gibi ifadelerle derinleşen bu kavram, yalnızca bir materyal değil, aynı zamanda geri dönüşümle geleceğimizi şekillendirebilecek bir potansiyele sahip. Bu manifestoyla, kutular ve kutulaşmış hayatlar arasındaki ilişkiyi vurgulamak istiyorum. Daha kapsamlı bir anlatıyı sergimde de açıklamak isterim. Özellikle enstalasyon alanı yeni denediğim bir alan ve sürpriz olsun mu biraz?

  • Ressam olarak daha çok ses getirerek taşıyacağınız bayrakta Türkiye deki planlarınız nedir?

RETA: Türkiye’de ve dünyada iz bırakmayı hedefleyen bir sanatçı olarak, ülkemizdeki akademik dil ve kavramsal yaklaşımlara aşırı bağlılık nedeniyle yüksek lisans ve akademik eğitim zorunluluğu beni üzüyor. Bu durum, yüksek lisans yapmadan sanatçı olamayacağım şeklinde bir algı yaratıyor ve bunu kırmak istiyorum. Özellikle, güncel sanat ve kavramsal sanat alanlarına yönelik yoğun yatırımlar nedeniyle geleneksel sanat yollarında çalışan sanatçılar yeterince desteklenmiyor. Bu durum eleştirileri beraberinde getiriyor ve “E bunu ben de yaparım, hadi yapalım o zaman” gibi tepkilere yol açıyor. Bu noktada, bayrağımı sırtlayıp uluslararası alanda var olabilme hedeflerime yönelmek zorunda kalacakmışım gibi hissediyorum .Bu durumdan dolayı üzgünüm. Hülasa; Türkiye’de genç bir sanatçı olarak, sanatı destekleyen ve dünyaca ses getirecek projeler gerçekleştirmek istiyorum. Örneğin, “Kutu” teması etrafında, alışılmış sınırları aşan interaktif enstalasyonlar veya çeşitli medyalarla sunulan multidisipliner projeler düşünüyorum. Ayrıca, kültürel mirası ve çağdaş sanatın birleşimini vurgulayan sergiler veya global sanat ağlarıyla etkileşime geçecek projeler de hayal ediyorum. Canvas üzeri resim gibi, mural gibi, land art gibi…

Motivasyonum, sanatı sadece bir ifade biçimi olarak değil, toplumsal ve kültürel bir dönüşüm aracı olarak görmekten kaynaklanıyor. Her proje, yeni bir diyalog ve etkileşim alanı yaratmayı amaçlıyor. “Sanat, sınırlardan bağımsız bir iletişim kurma gücüne sahiptir” mottosuyla, dünyaca etkili ve yenilikçi projelerle sanatı daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyorum. Şu an geniş kitlelere ulaştı gibi gözükse de öyle değil.

  • Sizi daha yakından tanımak isteyecek sanatseverler ile bir söyleşide olsanız şu an yaşadığınız sanat dolu hayattaki deneyimlerinizden neler anlatmak istersiniz?

RETA: Üniversite yıllarında, para biriktirip sanat gezileri yaptım ve birçok ustanın büyük eserlerini yakından görme fırsatı buldum. Kişisel sergi açmak için pek çok kapı çaldım, ancak yalnızca birkaçından olumlu yanıt aldım. Bu süreç, pes etmeden hayallerinin peşinden koşan bir Türk sanatçısı olarak yeni nesillere ilham vermek istediğimi öğretti. Sanat alıcılarının ve galeri sahiplerinin farklı bakış açıları ve bu yolculukta tanıdığım naif ve kaliteli insanlar, sanat dünyasının zenginliğini oluşturuyor. Ancak, tuval başına geçtiğimde ve fırçamı herhangi bir renge batırdığımda hissettiğim duygular, bu deneyimlerin hiçbiriyle karşılaştırılamaz. Bu süreç, sanatın yalnızca dışsal etkileşimlerden değil, aynı zamanda içsel bir deneyimden de oluştuğunu gösteriyor. Sanat dünyası, her yönüyle derin ve karmaşık bir evren.

  • Genç ve çağdaş sanatçılardan birisi olarak size zor gözüken neler yaşıyorsunuz?

RETA: Genç ve çağdaş bir sanatçı olarak, maddiyat konusunda endişelerim çok yoktur ancak en büyük zorluklardan biri; bir atölye kiralamak istiyorum ama yüksek kiralar yüzünden biraz daha ertelemek zorunda kalıyorum. Ayrıca, deneyimli küratörlerle veya tanınmış hocalarla konuşmak isterken, bazen Cumhurbaşkanına ulaşmanın daha kolay olduğunu hissediyorum. Ailem desteklese de, yaş ve gelecekle ilgili endişelerini benden bağımsız bir şekilde hissedebiliyorum. Hissetmek ve düşünmek benim için önem arz eden şeyler; ancak sanatçı ne yapmak istiyor sorularına karşı her şeyi açıkça ifade edebilseydim, etseydim zaten, bir yazar olurdum. Resmi seçmemin nedeni de bu. Resim anlatsın, anlatabilmeli! Anlayabilmeli. Eleştirmenler neden var. Eleştirmek; anlamak demek biliyorsunuz. Bu eleştirmeyi de evirip çevirip yermek ve çamur atmak deyimlerine çevirdiler. Ziyadesiyle, tüm bu zorluklara rağmen, pozitif ve güzel şeylerin beni bulacağına dair umudumu kaybetmiyorum ve karamsarlığa kapılmadan ilerliyorum.

  • Tabii ki sosyal medya hesaplarınızı yazmanızı isteyeceğiz. Umarım etkileşimi çok olur…

Instagram: art.retaa

YouTube: ART RETA

Twitch: Art Reta

Web Adresi: artreta.com

  • Okul yıllarından bize kısaca bahseder misiniz?

RETA: Okul yıllarım oldukça keyifli geçti ve öğrenci olarak üzerime düşen görevleri yerine getirdiğimi düşünüyorum. Her zaman %1 dış etkenler, %99 kişinin kendi çabası diyorum. Alanında yetkin akademisyenlerden eğitim aldım ve tarzımı bulabilmek için okul dışındaki zamanlarda gece gündüz çalıştım. Şu anda bile, “Tarzımı buldum, ben buyum” yerine yeniliklere açık, sürece ve duygulara göre değişen bir sanat pratiği benimsiyorum. 2019’da mezun olmam gerekiyordu ve yurtdışı hayalim olduğu için, vize işlemlerinde kolaylık sağlanacağını düşünerek 2. dönemin derslerine katılmadım, çalışıp para biriktirdim ve şükürler olsun ki hayalimi gerçekleştirdim. Bu süreçte bana ilham veren sanatçı Orhan Coplu hocama teşekkürler. Daha sonra 2020 yılında onur öğrencisi olarak mezun oldum.

  • Sanatta yukarılara tırmanırken neler hayal ediyorsunuz?

RETA: Sanatta yukarılara tırmanırken güzel şeyler düşünüyorum. Hayalimi, hayalleri açıkça ifade etmek isterim; ancak bunu doğrudan açıklayamıyorum. Biraz yüzeysel bir şekilde ifade edersek; sanat projeleri ile ilgilenmek istiyorum diyebilirim, yani sanatla ilgilenmek, resim yapmak , resimle ilgili bir şeyler yapmak istiyorum.

  • Sanatın başka hangi dalları ilginizi çekiyor?

RETA: Müzik ve heykel.

  • Kitap okur musunuz?

RETA: Kitap okurum, ancak elime bir kitap alıp sayfaları anlayarak çevirip bitirdikten sonra diğerine geçeyim tarzında değil. Çok ilgimi çeken ve bana güzel şeyler katacağını düşündüğüm bir kitap alıyorum. Üç renk kalemim var: mavi, kırmızı ve siyah. Bu kitabı bu kalemlerle notlar alarak okuyup yaşıyorum. Daha sonra bu renklerle yazdığım notları gözden geçiriyorum, tekrar tekrar. Bu bana bir kitabı okumaktan çok, yeni bir zihniyet ve düşünce yapısı oluşturmamı sağlıyor. Hem yazarı, hem kitabı hem de kendimi okuyorum.

  • Ülkemiz çok güzel bir coğrafyada. Kimi zaman taşan duygu ve düşüncelerinize bağlı olarak kısa gezilere veya tatillere çıkmak size faydalı olacaktır. Dünyayı gezmenin sanatınıza faydası olacak mı?

RETA: Elbette, dünyanın dört bir yanını gezmenin sanatımı geliştirmeye büyük katkısı olacak. Örneğin; Fransa’da birisine bir adres yönelttiğim de, büyük ustaların eserlerini incelemekten aldığım etkiye benzer bir deneyimle karşılaştım. Bu küçük anekdot bile bana büyük bir ilham verdi. Detayları bir kahve eşliğinde paylaşmayı çok isterim, ama şimdilik fazla uzatmadan bu kadarını söyleyeyim.

  • En büyük ütopyanız nedir?

RETA: Bir eserin gücüyle savaşları önlemek veya bir eserin ilhamı ile yeni güzelliklere vesile olabilmek  istiyorum. Daha büyük bir ütopyadan bahsedecek olursam; Mars’a yapılacak bir uzay yolculuğunda, içine bir sanat eseri bırakabilmek ve  Mars’ın ilk sanat eseri ve sanatçısı olarak tarihe geçebilmek.

RETA: Teşekkür ediyorum. Güzel hissettiren ve cevaplamaktan memnuniyet duyduğum bir söyleşi idi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Manşet Haberler ...