HAYALLERE GİDEN DİKENLİ YOLLARIN HİKAYESİ: ŞEYTAN MARKA GİYER

2006 yapımı Devil Wears Prada(Şeytan Marka Giyer) sahalara döndü!

Netflix’te vizyona giren film hakkında yazmak istedim sizlere. Çünkü benim en kıymetlilerim arasındadır bu film. Adına bakınca moda dünyasını anlatıyor gibi geliyor olabilir. Ama modanın ötesinde bir alt metne sahip.

Tüm hayali gazeteci olmak olan, bu uğurda hukuk fakültesinden aldığı kabulü görmezden gelen, kalemi güçlü genç bir kadın var ortada: Andrea Sachs. Modaya önem vermeyen, kendine yakışanı moda kabul eden, hayatın tadını çıkarmayı seven tutkulu bir kadın profili Andy. New York’ta ayakta kalmaya  çalışırken dönemin modayı yönlendiren ismi Miranda Presley’nin asistanlığına başvuruyor Runway dergisinde! Ve kabul edilmesiyle filmimiz başlıyor. Filmde sevdiğim hatta aşık olduğum birkaç sahneden biridir Andy’nin Miranda ile ilk görüşme sahnesi. İzleyince bana hak vereceğinize inanıyorum.

Öte yandan Miranda, sert, soğuk, hırslı ve modadan anlayan bir kadın. Katı bir editör. Tam bir mükemmeliyetçilik timsali… Filmde bir toplantı sahnesi var mesela ki benim aşık olduğum sahnelerden biridir, Miranda kısacık zamanda tüm dergiyi organize edip her yazıya yön verir o sahnede. Filmi ilk izlediğimde “Evet, ben de ileride böyle bir editör olmak istiyorum!” demiştim! Miranda’dan öğrendiğim bir diğer husus da “özel hayatında ne olursa olsun iş yaşantına yansıtmama sanatı” olmuştur. Gaddar görünen, kendi çıkarlarını önceleyen ve aşırı disiplinli bir editör kendisi. Olumsuz özellikleri çok gibi görünse de bence tam bir rol model! İnanın, filmi izleyince bana hak vereceğiniz başka bir husus da bu!

Filmin aşık olduğum don sahnesi ise Andy’nin finale yakın bir yerde Miranda ile arabanın içinde yaptığı konuşma sahnesi. İpucu vermemek adına sadece altını çizmek istiyorum o sahnenin. Dikkatli izlediğinizde, bu filmin moda dünyasına ışık tutan bir filmin ötesine geçtiğini ve edebiyat dünyasında bir yerlere gelmek isteyenlere nasıl yol gösterdiğini göreceksiniz!

Son olarak da belirtmek istediğim bir husus var; ben Şeytan Marka Giyer’in filmini izlemeden evvel kitabını okumuştum. Kitap elbette ki çok daha detaylı, çok daha fazla olay içeriyor. Kitabı okuduğunuzda Anne Hathaway ve Merly Streep’in ne denli doğru seçimler olduğunu göreceksiniz!

Keyifli seyirler diliyorum…

Article Categories:
KELEBEĞİN MASASI · Manşet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Manşet Haberler ...