GİACOMETTİ; KAYBOLAN ESERLERİN PEŞİNDE

Yazar: Mehmet Ömür 

Fotoğraflar; Bülent Özgören ve Giacometti arşivi

Henri Cartier Bresson fotoğrafını sevenler Giacometti fotoğrafını iyi tanırlar. Giacometti’nin yağmurlu bir havada yaya geçidinden karşıya geçişinin fotoğrafıdır. Ünlü heykeltraş ve sanatçı Giacometti geçtiğimiz asrın en önemli sanatçıları arasında sayılır. Geçenlerde Giacometti Vakfı-Enstitü adlı müzeye/atölyeye davet edildim. Bu çok da iyi oldu çünkü yıllardır Paris’e gidip gelmeme ve Giacometti ve sanatına çok hayranlık duymama rağmen burasının hiç bilmediğim bir yer olduğunu fark ettim. 5, Rue Victor Schoelcher, 75014 Paris adresindeki bu mekâna müze demek doğru değil (zaten vakıf da muhtemelen bu yüzden enstitü demiş) çünkü çok küçük ve yaşamı boyu içinde çalıştığı atölyesi dışında 4 büyükçe odadan oluşuyor.  Giacometti’nin kendi atölye binası yıkıldığından atölye olduğu gibi bu binaya taşınmış. Aslında burası daha önce Paul Follot adlı bir dekorasyon sanatçısı tarafından atölye olarak kullanılmış. Vakıf tüm binayı alıyor ve burada dönem dönem Giacometti’nin eserleri sergileniyor.  Alberto Giacometti ve ” Küçük Adam” 1926-1927 Anonim fotoğraf Alberto Giacometti, 1901’de İsviçre’de Stampa şehrinin Borgonova adlı köyünde doğmuştur. Babası Giovanni Giacometti Alberto’nun kendisi gibi bir ressam olmasını istediği için onu sanatla ilgilenmeye  teşvik ediyor. Sanatçı önceleri ailenin ve  arkadaşlarının portrelerini çiziyor. 1922 de Paris’e gelmeden önce Cenevre’deki Güzel sanatlar akademisine gidiyor. Paris’te kübizm, Afrika sanatı ve yunan heykellerini keşfediyor  ve “La Grande Chaumière Akademisi”nde çalışmaya başlıyor. Heykellerini başlangıçta alçıdan yapıyor ve daha sonra bronza döküyor. Académie de la Grande Chaumière, Paris’te özel bir sanat okuludur. Giacometti’nin Paris’te yaşadığı dönemde Paris’in sanat merkezi Montparnasse’dır. Akademiyi Giacometti gibi bir  İsviçreli olan Martha Stettler kurulmuştur. 1926’da Giacometti Montparnasse bölgesinde 46 rue Hyppolite-Maindron’da 23m2 lik küçük bir atölyeye taşınıyor. Ve ölene kadar bu atölyede çalıyor. Başarılı kariyeri ve eşi Annette Arm onu bu küçük ve konforsuz atölyesinden kopartamıyor.  Kendisinden 13 ay küçük kardeşi Diego’yla arası çok iyi olan  Alberto, kardeşini 1927’de yanına alıyor ve onu atölyesinin karşısındaki bir binaya yerleştiriyor. Diego’da sanatçı ve Giacometti’nin bir çok işinde yardım ediyor. Dieogo aynı zamanda abisine modellik de yapıyor. 1929 da Kadın, ve Erkek ve Kadın adlı heykellerini  yaptıktan sonra Giacometti, Joan Miró ve Jean Arp aracılığıyla gerçeküstü akımı ile tanışıyor. 1929’da Tristan Tzara, René Crevel, Louis Aragon, André Breton, Salvador Dalí, André Masson ile tanışıyor. 1931’de resmen Paris sürrealist grubuna katılıyor. René Crevel, Tristan Tzara ve André Breton’un kitapları için gravürler ve çizimler yapıyor. Grubun dergilerinde yazılar da yazıyor. 1930 da La Boule adlı heykeliyle Giacometti ilk “sembolik nesnesini” yaratıyor. Aynı yıllarda Giacometti: “Yıllardır sadece aklıma düşen heykeller yaptım; Hiçbir şeyi değiştirmeden, ne anlama geldiklerini merak etmeden kendimi onları uzayda çoğaltmakla sınırladım. Hiçbir şey bana bir tablo şeklinde görünmedi” diyor ve sanat anlayışını belirliyor. 1934 de “Görünmez Nesne” yi yapıyor ve ardından André Breton’u büyüleyen bir dizi sürrealist heykel yapıyor. Sürrealist eserlerinin çoğu, sanatçının yaşamının son on yılında yaptığı bronz eserlerdir. Endişe, hayal gücü, belirsizlik, şiddet bu heykellerin en önemli özelliklerindendir. Giacometti sürekli heykellerini üretir ve yok eder. Bazen konularını tekrarlar, gerçekliği “görme” denemeleri yapar. Baş, büst, ayakta, hareketsiz veya hareketli figürler onun takıntılı konularındandır. Bıkıp yorulmadan, tüm yaşamı boyunca sürekli üretir. Hayatının sonuna kadar heykel ve resim çalışmalarına devam eder. Ünlü sürrealist yazar André Breton Giacometti’nin ve eserlerini çok beğenir ve bunlar hakkında sürekli güzel yorumlar yapar. Ancak Giacometti, Breton’un 1947’de Maeght galerisinde yaptığı  Sürrealizm sergisine katılma önerisini kabul etmez. 1946/1947 yıllarında, Giacometti yeni stilini, uzun boylu ipliksi figürleriyle ortaya koyar. “İşaret Eden Adam” bu dönem bronz işlerinden bir tanesidir. Alberto Giacometti, 1949’da Annette Arm ile evlenir. 1950’deki Pierre Matisse galerisindeki sergisi için Giacometti, en ünlü bronz  heykellerini üretir: Kaide üzerinde dört kadın. Jean Paul Sartre, 1948 de Giacometti’nin New York’taki sergi açılış yazısını yazar. 1954 yılında Sartre sanatçıya başka bir referans metni daha yazar. Aynı yıl Giacometti, portresini çizdiği ünlü Jean Genet ile tanışır. Genet de “Alberto’nu atölyesi” adlı eserini yazar. Alberto Giacometti 1966’da İsviçre’nin Choire şehrindeki kanton hastanesinde ölür. Cesedi Borgonovo’ya nakledilir ve anne-babası ile aynı mezara gömülür. Eşi Anette 1993 te ölene kadar Giacomettinin eserlerini koruma altına almaya çalıştı ve sonunda 2003 yılında kamu yararına Giacometti Vakfı Paris’te kuruldu. Montparnasse’taki Giacometti Enstitüsü, küçük ve çok sevimli bir Art Deco konağında bulunuyor. Bu binadaki temel unsur heykeltraşın yaşam boyu çalıştığı atölyesi. Burada yaklaşık elli eser, heykel, resim veya sıklıkla yayınlanmamış çizimler keşfediyoruz. Bu eserlerin arasında şimdiye kadar hiç görülmemiş eserler var. Örneğin “Kafes”. Jean Paul Sartre’la arkadaşlığı onun heykelini yapmaya kadar gitmiştir. Jean Genet ile arkadaşlığı ise yazarın Balkon adlı eseri üzerine yaptığı çalışmalarla  sonuçlanmıştır.. Atölyesi İsviçre çakısına benzetilir. Küçük, kompakt ama maksimum kullanışlıdır. Sanatçı öldüğünde eşi geride kalan her şeyi büyük bir titizlikle korumaya almıştır. Sigara tablasındaki izmaritleri bile halen durmakta ve izlenebilmektedir. Bu atölye çok önemli sanatçı ve düşünürleri misafir etmiştir. Fırçalar, terebentin şişeleri daha neler neler, her şey yerli yerindedir.  Atölyeden sonra üst kattaki bölümleri gezdiğimizde sanatçının gölgede kalmış çizim defterlerini ve yok ettiği bazı eserlerinin fotoğraflardan yola çıkılarak yeniden yaratılan 3 boyutlu örneklerini görüyoruz. Çok fazla eser yok ama olanlar en önemli eserlerinde. Örneğin;1926 da yaptığı alçıdan Kompozisyon adlı eseri ve “Küçük adam” adlı eseri. Tabii insanın aklına bu eserlerin yeniden yaratılıp sirkülasyona sokulması bunun etik olup olmadığı sorunu getiriyor. Burada bir kaç çizim defterinin de sergilenmiş olduğunu görüyoruz. Tahta, bakır ve metalden “Sürrealiste Obje” si. Yeniden yaratılan “Oiseau Silence” yani “Kuş Sessizlik” adlı eseri. Brassai’nin fotoğrafladığı “Tahta Kafes”, alçıdan “Yürüyen Kadın”  ve “Manken” adlı eserleri. Stanley Tucci’nin “Son Portre” adlı filmi, ressam ve heykeltıraş Alberto Giacometti’nin  yaşamının son yıllarına adanmış bir film. Sanatçıyı sevenler, tanımak isteyenler önce bu filmi izlemelerini öneriyoruz. Daha sonra da Giacometti vakfının o nostaljik atmosferindeki muhteşem heykeller karşısında gözlerine bayram ettirsinler.

Article Categories:
BLOG · Manşet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Manşet Haberler ...