Eyvallah Dünya, Merhaba 2021…
Tüm dünya insanları için bu sene tam anlamıyla bir hayal kırıklığı oldu. 2020, korona virüs salgınıyla karşıladı bizi. Evlerimize kapandık, sevdiklerimizi özledik, en özel anlarımızda yalnızlığın burukluğunu yaşadık. İnsanlar olarak biz dünyaya geldik geleli onu yorduk, yıprattık, kirlettik… Dünya bize bu süreçte hep eyvallah dedi, bağışladı. Taa ki bu seneye kadar…
Eyvallah, ne güzel bir kelimedir aslında. Bazen kabulleniş, bazen yol veriş. Dünya bizi hep kabul etti ama biz karşılığında tüm efsunlarından daha çok istedik, onu daha çok tükettik. Çılgınlıklarımızın arasında bize ‘yeter’ dedi çünkü eyvallahı kalmadı. Peki bundan sonra ne olacak? Biz insanlar kabullenişine alıştığımız dünyada neleri farklı yapacağız? İşte bu sorulara doğru yanıtı verdiğimizde bizi bağışlayacak dünya. Belki de bir şeyleri farklı yapmaya teşvik edecek bizi. Bambaşka pencerelerden bakmayı, üretmeyi hatta sevmeyi öğretecek.
Eyvallah… Ne sihirli kelimedir aslında. Bazen boş veriş ama hep sonunda hep bir rahata eriş. Umarım dünya bize son kez eyvallah dememiştir, umarım bizler bu serzenişten dersimizi almışızdır.
Ne büyülü kelimedir eyvallah… Gelene, gidene, sevene, başlayana. Mart ayından bu yana dünya denilen durakta hepimiz bitene, doğana, ölene hep eyvallah dedik. Küresel bir problem haline gelen Covid-19 virüsü, 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edildi. Tüm dünyada durumun ciddiyetinin gün geçtikçe artmasıyla sosyal medya, haber portalları ve televizyon ekranlarında tek konuşulan şey malum Korona virüs oldu. 30 milyonu aşan hasta sayısı ve milyonu geçen kayıplar… Peki ‘Aman efendim paça çorba içerseniz size bir şey olmaz!’, ‘Koronavirüs nerede ben göremiyorum?!’, ‘Aslında ben geçen ay bu virüse yakalanmışım ama atlatmışım.’ gibi kirli bilgilerden ve komplo teorilerinden kendimizi nasıl koruyacağız? İşte bu noktada psikolojimizi olumsuz etkileyen faktörlere karşı belki de ‘eyvallah’ kelimesinin günü keşfettik.
Ne umut barındıran kelime şu eyvallah… Her şeye rağmen yeni yıla, yeni umutlarla başlayan biz insanlar derken bir parantez açmak istiyorum. 21 Aralık’ ta “Satürn ve Jüpitern kavuşumu” olarak adlandırılan buluşma saatler 23.45’ i gösterdiğinde yaşandı. Jüpiter ve Satürn’ün bu yılki “büyük birleşmede” sıra dışı biçimde yakınlaşacakları; bunun, en son 16 Temmuz 1623 tarihinde yaşandığı söylendi uğur, bereket sağlık için dilekler tutuldu narlar patlatıldı. Bu dijital dönüşüme,bu yeni düzene çabuk uyum sağlamış gibiyiz. Kendimizden çok sevdiklerimizi düşündüğümüz, gülüşlerimizi maskelerimizin arkasına sakladığımız bu dönem bizlere de ders olsun, yeni bir umut olsun.
Kıssadan hisse; Amerikalı giɾişimci, yazar ve motivasyon konuşmacısı olan Jim Rohn’nun (1930-2009) yoksulluktan zenginliğe uzanan hikayesinde geniş yer tutan işi, kişisel gelişim sektöründe başkalarının da kendisinin etkisinde kalmasında büyük bir rol oynamıştır.
“Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi bile koruma imkanınız yoktur. “Hepimiz beraber en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız.” demiş, o zaman biz de eyvallah diyoruz.